23 Eylül 2017 Cumartesi

NEFS KAFİRİNE KARŞI KALBE YARDIM

Allah Teala' nın nefs kafiri ile mücahede edip onunla uğraşan kalbe yardım edeceğine  ve onu muzaffer kılacağına dair vaadi gerçektir.Öyle ise nefsin kalbe bulaştırdığı günahlardan dolayı istiğfar etmek gerekir.Taatlere devam edip zikirden ayrılmamak gereklidir.Çünkü kötü huylardın yol açtığı paslanmayı giderip kalbi parlatacak zikirdir.
Derler ki:"Bedenin dış görüntüsü şehadet alemine , kalb ise melekut alemine aiddir.Nasıl kabin sahip olduğu marifetlerden zahiri organlara bir takım izler geliyorsa , şehadet alemine ait bir olgu olan zahiri organların hallerinden de kalbe doğru bazı izler yükselir.Bu bakımdan , halleri düzeltebilmek  ve gönlü arındırıp nurlandırmak için zahiri amellerle meşgul olmak kaçınılmazdır.Dünyada bir meşguliyeti olmayan ve dünyayı dünyacılara bırakanlara ne oluyor ki bunlar Allah Teala'ya hizmet etme zevkine de varamıyorlar.Yani, kişinin hiç ara vermeden Allah7a ibadet etmesi gerekiyor.Ya kalb ve kalıp olarak zahiren hem batınen ,yahut da olmuyorsa , sadecebatınen.
Bunun sıralamsı şöyledir:Kişi ,neşeli ve iştiyaklı olduğunda nefsi de buna karşılık verdiğinde namaz kılar.Bundan usandığı zaman namazı bırakıp Kuran tilavetine döner.Çünkü salt tilavet namaz kılmaya oranla nefse daha hafif gelir.Tilavetten de sıkılırsa , kalb ve lisanıyla Allah'ı zikreder.Zira bu, okumaktan daha basittir.Zikirden de usanırsa , diliyle yaptığı zikri bırakarak murakabeye başlar.
Murakabe kalbin, Yüce Allah'ın kendisin baktığını bilmektir.Bu bilgi kalpten ayrılmadığı müddetçe , kişi murakabeye devam ediyor demektir.Murakabe zikrin ta kendisi ve faziletlisidir.Ancak bundan da acizse  vesveseler bir türl yakasını bırakmıyr ve bir takım fısıltılar duymaya devam ediyorsa , uyusun.Böyşle biri için selamet uykudadır.Yoksa bu batını fısıltıların çoğalması , tıpkı çok konuşmada olduğu gibi , kalbini karartacaktır.Zira bu da sessiz bir konuşmadır.Dolayısıyla bundan sakınmalı murakabe ve gözetimle iç alemini denetim altına almalıdır.Tıpkı kulun Allah'a yönelmeye devam ederek dış alemini amellerle , türlü türlü zikir ve tesbihlerle denetim altına alması gerektiği gibi .Hem kalble hem dille zikretmeyi sürdürmek , kalbi ilahi zatı zikretme derecesin yükseltir.Bu durumda kalb, arş mesabesine ulaşır.Çünkü Arş yaratılış ve hikmet aleminde kainatın kalbiyken , kalb de emir ve kudret aleminin arşıdır.İşte kalb ,zatı zikretme nuruyla sürmelenip de Allah7a yakınlık esintileriyle dalgalanmış bir denize dönüştüğü zaman , nefis ahlakının şekilleri üzerinde ilahi sıfat ve özelliklerin arı duruluğu ceryan eder ve Yüce Allah7ın ahlakıyla ahlaklanma gerçekleşmiş olur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder