29 Eylül 2017 Cuma

BUGÜN 9 MUHARREM


Bugün Müslümanlara düşen vazife, İmam Hüseyin’in (as) matemini tutmaktır. Bazı çevrelerde İmam’ın (as) yasını tutmak ve matem törenleri düzenlemek eleştirilmektedir.

İmam Sadık’dan (as) bu konuda şöyle rivayet edilmektedir: “Hüseyin’in (as) başına gelenlerin dışında hiçbir musibete ağlamak yakışık almaz. Hüseyin bin Ali’ye (as) ağlamanın pek büyük fazilet ve sevabı vardır.” (Kamil’uz Ziyarat, sayfa 101)

Cenab-ı Hak’kın kendisine böyle yüce bir makamı ihsan ettiği İmam Hüseyin (as) İmam Ali (as) ve Hz. Fatıma’nın (as) oğludur. Onun hakkında Ceddi Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Selman-ı Farisi şöyle anlatıyor: Allah Resulü’nün (sav) Hüseyin’i (as) dizlerinin üzerine oturttuğunu gördüm onu öpüyor ve şöyle buyuruyordu: “Sen büyüksün, büyük birinin oğlusun ve büyük insanların babasısın. Sen imamsın ve bir imamın oğlu ve imamların babasısın. Sen Allah’ın hüccetisin ve Allah’ın hüccetinin oğlu ve Allah’ın hüccetlerinin babasısın ki, bunlar dokuz kişidir ve onların sonuncusu, onların Kaimi (İmam-ı Zaman) olacaktır.” (Maktel-i Harezmi)
Doğumu Hz. Peygamber (sav) tarafından annesi, Hz. Fatıma’ya (as) müjdelenen İmam Hüseyin’in (as) adı bizzat Cenab-ı Hak tarafından koyulmuştur. Cömert, engin merhamet sahibi, büyük bir ilme malik olan, her anını ibadetle geçiren kâmil bir mü’mindir. 72 kişilik kafilesi ile 30 bin kişilik orduya karşı verdiği mücadele doruk noktadaki şecaatinin ispatıdır. Kerbela vahşetinden bir sahne ile şecaatini örneklendirelim: “Humeyd b. Müslim şöyle rivayet etmektedir: Bugüne kadar vücudunun çeşitli yerlerinden yaralandığı, çocuğu, ailesi ve arkadaşları gözünün önünde öldürüldüğü halde, onun gibi cesaretini kaybetmeyen, en ufak bir korku belirtisi göstermeyen birini daha görmedim. Piyade birlikleri ona saldırdıkları zaman, o da kılıcı ile onlar hamle ediyor, kurdun keçi sürüsüne saldırıp ikiye yarması gibi sağından solundan onları ikiye yarıyordu.”(Alamu’l Vera, c.1, sayfa 67)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder