6 Kasım 2018 Salı

MADEN DENİZİ ÜSTÜNDEKİTÜRKİYE


Azizim Necib Sultan'ın buyurmuştu:Evlat Türkiye maden ve petrol deniziüzerinde oturuyor."
Size iki örnek TORYUM VE BOR Madeni.
Dünya toryum üretiminden elde edilen enerji, tüm uranyumdan ve petrol vb. yakıtların toplamından elde edilen enerjiden çok fazla. 
Kıyaslama yaparsak 1 ton toryum, 1 milyon ton petrole eşdeğer. 
Uzmanların görüşüne göre toryum, Türkiye’deki enerji sorununu çözecek bir element. Çünkü Türkiye, kendine ebediyen yetecek toryum rezervine sahip. Daha ihtiyatlı uzmanlar, 80 milyonluk bir Türkiye’ye en az 100 yıl yetecek bir toryum rezervine sahip olunduğunu ifade ediyorlar. 
Dünya toryum rezervi 1200 ton civarında. Bunun 800 ton kadarı Türkiye’de. Yani dünyadaki toryum elementinin yarıdan fazlası Türkiye’de bulunuyor. 
Türkiye’de toryumun yoğun bulunduğu yerler Eskişehir, Sivrihisar, Beypazarı ve Kızılcaören ile Malatya ve Sivas’tır. 
Isparta’daki kazada hayatını kaybeden Prof. Engin Arık öncesinde yaptığı bir söyleşide, Türkiye’deki toryum rezervlerinin parasal karşılığını, petrol kıstas alındığında, yaklaşık 120 trilyon dolar olarak ifade etmiştir. 
Bunun üzerine bir başka stratejik maden olan Bor’u ekleyin. Ki söz konusu madenin dünya rezervlerinin % 64’ü de Türkiye’de. 
2004 Yılında Uludağ Üniversitesi Rektörü Profesör Dr. Mustafa Yurtkuran, yaptıkları çalışmanın sonucunu açıklamış ve bu iki madenin (Toryum ve Bor) ederinin parasal karşılığının 129 trilyon doları aştığını ifade etmiştir. 
Yani bu iki maden son ürün olarak kullanılabilse, yaklaşık 130 trilyon dolar gibi inanılası zor bir rakam ortaya çıkıyor. Ne müthiş bir zenginlik değil mi? 
Ama burada mesele, bunları son ürün olarak kullanabilir miyiz, bunları bize yedirirler mi meselesidir.
 Görüneni, yedirmemek için her şeyi yapacaklarıdır.
 Sözünü ettiğimiz şüpheli ölümler bize bunu gösteriyor.
Yoksulluk içerisinde ve kurtarıcımızın üzerinde oturuyoruz, ama haberimiz yok!
Unutmadan ilave edelim,bu iki madenin ederini açıklayan ve bu konuda ciddi çalışmalara imza atan zamanın Uludağ Üniversitesi Rektörü Profesör Mustafa Yurtkuran,2008 yılında Ergenekon’dan cezaevine atıldı.
 Evet, büyük zenginliğimiz olan bu stratejik madenlerimiz üzerine çalışma yapan bilim adamları, savunma sanayinde stratejik projelerde çalışan mühendislerimiz şüpheli biçimde hayatlarını kaybediyor; yine savunma sanayimizi ayağa kaldıran çalışmalara imza atanlar, yeraltı zenginliklerimiz üzerine çalışma yapanlar cezaevlerine tıkılıyor.
 Emperyalizm bizimle böylesine rahat oynayabiliyor!
 Biz ise bu büyük zenginliğin üzerinde, yapay gündemlerle oyalanan, fakir bir millet olarak uyumaya devam ediyoruz...
 Şimdi uyanmazsak, ileride hiç uyanamayacağız; şimdi tedbir almaz, sahip çıkamazsak çok da uzun olmayan bir süre sonra bu zenginliklerimizi de kaybedeceğiz. Türkiye coğrafyasında özgürce yaşamamız için kaçırılmaması gereken son ve çok büyük şanstır bu zenginlikler bizim için, farkında mısınız?
 Bunun için bağımsızlığı karakteri edinmiş, birikimli, samimi ve yürekli yöneticilere gereksinimimiz olduğu da ortada…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder