31 Aralık 2021 Cuma

NURETTİN TOPÇU MANEVİYAT ARIYOR

 Maneviyat arayışında olan Nurettin Topçu'yu arkadaşı önce Celal Hoca'ya sonra Abdurrahman Şeref Güzelyazıcı'ya götürür.Topçu bu zatların bilgilerini beğenir .Ancak arkadaşından şunu ister:"Ben tasavvufun ilmini değil, kendini arıyorum.Ruhuma gıda olacak şeyi bulmak istiyorum"

Fransa Borbon'da okumuş Nurettin'i Abdülaziz Bekkine hazretlerine götürecektir ancak "Ben seni bir yere götüreceğim, ama titizlenmek yok.Orada yere oturmak var.Tahta kaşıkla yemek var".der.Nurettin kabul eder.Abdülaziz Bekkine hazretlerinin kuralıdır:"Kafiri getir bana, kibirliyi getirme".

O akşam Hoca efendinin vazife yaptığı Zeyrek camisine gelirler.Caminin imam evinde Aziz Efendi anlatmaya başlar:

"Avrupa uleması ile bizim ulemayı kıyaslıyorlar.Orada felsefe okurlar.Felsefe aklın şüphelerine cevap arama ihtiyacından doğmuştur.Bir filozofun tamam dediği şeye , bir başkası hayır, tamam değil diyebilir ve karşı çıkabilir.Nitekim çıkıyorlar.Çünkü bakış açıları farklıdır.Felsefe şüphe üzerine kurulu farklı düşünce sistemleridir.Oysa insan sadece akıl sahibi değil, aynı zamanda kalb zahibidir.İnsanın kalbi güven ister, istikrar ve huzur ister.Ve böylece mutlu olmak ister.Aklın ihtiyacı ile kalbin ihtiyacı birbirinden farklıdır.Kalp inanmak ve imanın verdiği güvenle mutlu olmak ister.İnsanı mutluluğa götüren şey , kalbindeki imandır.İman olmadan, yakin olmaz., yakin olmadan da mutluluk olmaz.Aklın esas görevi , imana giden yolu açmaktır.Yoksa aklın durmadan değşen gel-gitlerine ayak uydurmakla mutluluk elde edilemez.Ebedi ve değişmez hakikatı bulmak ve ona bağlanmak lazım.Herkesin aklı aynı olmadığı gibi kendi aklımız da her zaman hep aynı akıl olarak kalmaz.Akıl aynı yerde durmaz , sürekli değişir ve gelişir.Bir kırk-elli yaşına geldiğimiz zaman , onbeşyaşındaki aklımızla düşünmeyiz.Çünkü onbeş yaşındaki aklımız , o yaşla birlikte bizi terk edip gitmiştir.O eski akıl artık bize çok yabancı kalır.O eski aklımızı zaten bizde beğenmeyiz.Bu kadar değişken olan bir şeyle ebedi ve değişmez olan hakikatı nasıl bulacağız.? Oysa kalbimiz, sabit ve değişmez hakikatlara bağlanma ihtiyacındadır.Bunu da bize ancak saf ve samimi iman sunabilir.Zaten iman, kalbin, her türlü şüpheden kurtulup , ebedi ve değişmez hakikata bağlanması demektir.İslamda şüphe yoktur,şüpheyi kesinlikle redederiz.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder