9 Kasım 2021 Salı

METLİ SULTANIN DİLİNDEN:RESULULLAH'DAN SESLENİŞLER

 Ey Hak kokusu duymayan, peygamber duygusu olmayan gafiller! Beklersiniz İsa inecek gökten. Arz ne demek, arş ne demek? Hepsi on sekiz bin alem değil mi bir insan? Aradığın ne? Bulamadığın, göremediğin ne? Sen nesin? Her şeyden evvel onu düşün. Peygamber gitmeden, İsa göğe uruç etmeden döndüler arza. Kur'an ahkamı değişir mi hiç? Müminlere yol gösteren koca kitap. İstersen Musa'nın Tur'unu kendi gönlüne gir, istersen İsa'nın arşını kendini iyi tanı, İstersen peygamberi , kendinde ara da göresin karşında. Hepsini birden istiyorsan Rabbini ara bul. Seccadenin üstünde oturmakla da bulunmaz bu yol. Ancak varlığını aşk ateşinde yakarsan , Resulüne hak gözüyle bakarsan uzakta olsan , hakka en yakın gene sensin. Hareketlerin, içindeki duyguların hep bir olursa .Ancak aşk ateşi içinde parlarsa, bazen yanar, bazen söner bazen de kül olursun. Cüzi iradeni bırakır , külle bağlarsan olursun gül. O zaman senin yandığın gibi sene de yanarlar birgün. Rabbini, Resulünü öyle sevki ne cennetin sevinciyle, ne cehennem korkusuyla değil, Kendini yok edene kadar sev ki sen ben kalksın. Sen O.O da sen olasın. O zaman vuslat yolu açılır işte. Rabbi A'la'yı o seni sevdiği kadar sev.Rabbin senden yalnız sevgisine karşı sevgi bekliyor. Beden kabuğuna dilediği kadar kıymet verme, kabuğu kırıp , döküp yok etmezsen Meyvenin içini nasıl yersin? Gülün tomurcuğunu düşün , öyle kalsa koku verir mi? Rabbisine teslim olmuş gül , kabuğundan kurtulunca bülbülü aşık etmiş kendine. Düşün ki gül olmasaydı, Bülbül aşkı nerede arayacaktı. Gül Tanrı'ya, bülbül güle aşık arada yalnız bir aşk kalmış .İşte Resulüne , bülbül güle aşık olduğu gibi aşık ol ki, el ele Hakka vasıl olasın.Onun kokusu sana gıda olsun. Çünkü ruhun gıdası sadece aşk kokusudur. Toprakta çürüyecek bedeni geliştirmek nefsi şahlandırmak için yiyip içmek değil ruhunu temizlemek için onun kokusundan gıdalanmaya çalış ki bedenin ağırlığından kurtulup , ruhun seyranda tekamül edebilsin. Aksi halde dünya zindanından kurtulmanın çaresi yoktur. La yı kaldırda bak resulünün yüzüne , illallah zahir olur gözüne, sonra dön kalbine, Sen yok olur. Allah dersin her bir zerrenle. Bunu bulmak kolay değilkal-ü kıyl ile bulunmaz bu menzil. Bir noktadan gayrı ne ararsın? Fatihayı şerif değil mi hattı müstakim menzil menzil açılır perdeler. Koca Kur'an cem olmuş bu ayette. Sırrına erersen müstakimin. Ayetullah olduğunu anlarsın beşerin. Kerimden gelmiş kelamullah, insanlığın kıymetini bil. Her bir insan Ayetullah , Ademden bu ana kadar yazılmış, insan olmayan kıymetin bilememiş. Kur'anı gelişi güzel okumakla da olmaz, okuyup yolundan gitmemişsin neye yarar. Vücud öyle bir gemi ki dümeni ruhun elinde. Dümeni sağa sola oynatırsan işte pusulan şaştı gitti. Gemin öyle bir deryada ki uçsuz bucaksız bir derya. Menziller ötesinde menziller. Sonsuzluk deryası bu yol. Etrafına bakınıp oyalanmaya gelmez. Ya dümen bozulur, ya ateş söner. Çünkü bu geminin her şeyi sensin ey ukba yolcusu. Bir gün bineceksin sessiz bir gemiye götürecek seni hesap gününe , verecekler amel defterini eline, Eh oku bakalım künyeni, ak mı yazılı kara mı? Bizler günahkar, aciz, naciz, edna kullarıyız Rabbimin. İşte o zaman yetişecek Resulünün şefaatı, himmeti. Sen Allah'a, Allah diyen kuluna, kul olursan ,O da tutmaz mı mahşer günü elinden, almaz mı seni şefaat sancağının altına Allah'ın sevgilisi. Sıkı yapış Kur'ana ibadetini yaparken Tespihi boncuk gibi sayma. Her bir zerrenle dersen Hak, belki yüzün olur ak. Sağa sola haykırma, kendine yapılan iğrenç hareketi bir başkasına sen yapma aksi halde yaptığın ibadeti süpürür götürür senin kakırman. Evladı, Rabbi seni vasıta kıldı dünyaya getirmeye .Anayım babayım deyip , hep ondan bekleme ,Çünkü Onunda sen de hakkı var. Çünkü bu karanlık dünyaya gelmeye sen sebep oldun. Onu hangi kapıdan geldiğini .Hangi kapıya gireceğini bil di ,bildir. Dünyaya hangi yolla geldiğini anla da ona da anlatmaya çalış. İnsanlığınla ona örnek ol da, ondan geleceklere de o örnek olsun. Sen bilmezsen adap erkan bu nesil nasıl yetişir. Nasıl anlar Tanrısını, edep olmazsa nasıl girdirilir çalap huzuruna. Koa kapıdan attın mı içeriye adımını Sen yok ol gayrı. İnsanların taştan topraktan yaptığı camide dünya kelamı konuşulmaz .Hayasızca oturulmaz mihrabın karşısında. Cansız mihrabın önünde böyle iken , hakikat karşısında nasıl olmalı bir insan? Bak Resulün yüzüne , kaşları mihrap , gözleri cemal. Gel de secde etme bu ulunun önünde. Camii düşün bir de cemal düşün. Kendine verdiğin bahayı verme Resule. Onu kazanmak senin gibi ucuz değil. Ancak can bahasına kazanılır onun muhabbeti. Öyle bağlan, öyle sarıl ki bu halkaya. Onun yalnız karşısında olduğun zaman hatırlatma kendini. Kalbine gir ki ayinesinde sen yok iken de seni görsün. Hakla kelamında sen de dahil ol huzura. İşte yolun başı da bu sonu da. Sıratı müstakim hep onun nur kalbinde gittiği gibi seni de götürür. Ben de insanım reyip te güvenirsen nefsine ne yol kalır ne hakikat kalır ortada yıkılır gidersin, zillete düşersin. Hak korusun cümle kullarını bu felaketten. Amin.
Koca Ummanda yüzmeyi öğren, çırpınışın boşuna. Kendini cansız gibi bırakabilirsen deryanın üstünde .İşte o zaman kulaç, kulaç yüzmeye başlarsın. Bir de Resulullahın dokuduğu kumaştan dalgıç elbisesini giyebilirsen başlarsın kolayca denizin dibinde incileri toplamaya. Ama ne güzel pırıl pırıl inciler. Hak yolunu aydınlatır onun ışığı. Sen incileri bul da zararı yok çakıl taşları arasında olsun. Onu bulan bir gün elbet temizlenir taş ve topraktan. Yalnız kendini çok iyi anla çok kıymetini bil bu inci tanelerinin, sarraf ol da sırda sakla ,çocuk olup oynama onlarla çocuk gibi. Çünkü bu inciler layık olan gerdana takılır, karanlık yolları aydınlatır. İnsanlık mertebesi çok büyük bir mertebe. Neden? Çünkü Rabbel alemin Resulünü insan olarak gönderdi dünyaya. İnsanlara, insanlık aşısı vursun, örnek olsun diye. İnsanlık çok kıymetli bir varlık .Cenabı Hakk dileseydi kendi nurunu cisme bürümeden de gönderirde dünya yüzüne. Neye kadir değil ki Rabbil Ala. Fakat Kuranı Kerim'i, kullarına insanlık kanunu olarak o yüce kitabı, o ilahi varlığı, lahuttan seslenişi ancak şekilsiz olarak nasıl seslenebilirdi. Mutlak kendi varlığını, kendi nurundan yarattığı yüceler yücesi , biz aciz kullarının methetmeye lisanı kafi gelmeyen, biricik peygamberini, bizler gibi asi kullar sıfatına bürüdü de gönderdi bu arza. İşte, kendini yüce Resulullah'ın nurundan halk edildiğini  anlayabilen ve kendindeki benliği terk edip yine o yüce varlığı kendi ruhunda ve ruhunun muhafaza edildiği bu insan olarak fani varlığımızın her zerresinde sezebilirsek , Cenab-ı Hakk'ın varlığına o nisbette imanımız gürleşecektir. Allah ve peygambere mutlak her müslüman inanır, fakat insanların ömür boyunca çeşitli tecelliyatla karşılaştıkça kendi yaptığı hatalar yüzünden bir başkasını suçlamaya çalışmak ve kendini gafilce düşünceleriyle her hususta haklı çıkartmak ,insafsızca karşısındakini suçlu göstermek, hakkını gaspetmek, Allah'ın kendine gaipten bahşettiği maddi varlığı sadece kendine mal etmek ve bütün yaratıkların bir noktadan halk edildiğini unutmak ve ezeldeki ahdini bozmakla sayılmakla tükenmeyecek küfürlerle bu dünyada yaşamak. Bunlar iman değil. Bunlar imanı sıfıra indirecek kadar gafletten başka bir şey değil. Allaha inanan, ondan her gelene de inanırda, Sabır lisanına bürünür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder