11 Ekim 2020 Pazar

MAKAM ARAÇLARI

Hürriyet’ten Neşe Karanfil’in haberine göre, 2010 yılında makam aracı alımları için 265 milyon lira harcanırken, 2016 yılında bu rakam 2.3 milyara liraya çıkmıştı, bunun 1 milyar lirası makam uçakları alımına gitmişti! (5 Eylül 2018) Eski asırlarda ister Batılı krallara ister Doğulu sultan ve şahlara bakın, kıyafetlerinde bile pırlanta ve mücevherlerle güç gösterişi vardır. Hele bir XIV. Louis’nin kıyafetinde neredeyse Topkapı’daki mücevherlerin topunu görürsünüz! Sabri Ülgener Kitabında  bu gösteriş ve ihtişam kültürünü yansıtan çok sayıda alıntılar yapar. Tarihçi Naîma’nın “yüksek makamlarda bulunanlara gösteriş ve ihtişam, aşağıdakilere kanaatkârlık ve tevazu lazımdır” diyen satırlarını okursunuz.  Dün “patrimonyal devlet” anlayışında sultan ya da Kral istediği miri araziyi istediğine verebilirdi, devlet hazinesinden istediğine “ihsan”larda bulunabilirdi… Ama modern çağda “kamu” ile “özel” hukuki olarak, evet hukuki olarak birbirinden ayrılmıştır. Modern hukuk devletinde hiçbir kamu otoritesi kimseye keyfi ihale veremez, keyfi atamalarla, ödüllendirmelerle “ihsan”da bulunamaz. Ama biz hâlâ seçtiğimiz iktidarlardan bunları istiyoruz… Onar da bizim sadakatimizi pekiştirmek için ihale, çifte maaş, lüks makam arabaları, ballı danışmanlıklar, toplilli atamalar gibi “ihsan”larda bunuluyorlar. CHP’li Veli Ağbaba açıklamıştı: Makam arabası sayısı Fransa’da 8 bin, Almanya’da 9 bin, Japonya’da 10 bin, bizde 125 bin. (5 Ekim 2018) Ahmet Ağaoğlu’nu, Yakup Kadri’yi okuyun, Tek Parti döneminde böyleydi, sonra da böyleydi… Ama hiç bugünkü kadar olmamıştı. Dindarlar yapmaz sanılıyordu. Hz Ömer Kudüs’e giderken devesini hizmetkârıyla nöbetleşe kullanmamış mıydı? Akşam devlet işlerinde ve özel işlerinde ayrı mumlar yakmaz mıydı?... Ama sonra öyle olmadı, bugün hiç öyle değil. Uluslararası Şeffaflık ve Yolsuzluk Algı İndekslerinde aşağılara düşmedik mi? Hepimiz insanız, “güç bozar, mutlak güç mutlaka bozar.” Çözüm şeffaf, denetlenebilir, liyakate dayalı bir devlet yapısı kurabilmek. Dünyada iki ülke lideri,ziyarete gittikleri ülkelere yanlarında makam aracını da götürürmüş. Biri Amerika,Diğeri Türkiye Bunun adı ‘modern hukuk devleti’dir (Taha Akyol-Karar gazetesi) Kendileri, çocukları, yandaşları ve devletin üst kademesinde bulunan bürokratları en büyük imkan ve zenginlikleriyle bir yaşam içindeyken, Geniş halk yığınlarına da, "dinsel metinlerle yoksulluğun bir kader olduğunu" beyinlere empoze ediliyor. Marx abimiz! diyordu ya "din afyondur" Galiba şimdi bu sözün ne anlama geldiği daha çok iyi anlaşılır hâle gelmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder