16 Eylül 2020 Çarşamba

MUSTAFA KEMAL'İN CENAZE NAMAZI

10 KASIM GÜNÜ 15 senelik Cumhuriyet yönetiminin hiç karşılaşmak istemediği bir mesele zorunlu olarak ve en üst seviyede gündeme geldi. Mustafa Kemal'in cenazesi kaldırılırken icra edilecek resmi merasim mesele teşkil etmiyordu.Ama ülkede ölüler için öteden beri yapılmakta olan dini merasim de icra edilecek miydi? Kaçınılmaz son, kaçınılmaz şekilde bir dini hatırlatma ile sonuçlanabilirdi. Bu nedenle cenaze, itirafı mümkün olmayan bir sıkıntı doğurdu. O güne kadar dışlanan, itilen bir sistemin kabul ve avdeti söz konusu olabilirdi. Hele cenazenin İstanbul'da selatin camilerden birinin önüne gelmesi ve burada cenaze namazı kılınması, dini bir galeyanın ortaya çıkmasına yol açabilirdi. Cenaze merasimine komutan olarak tayin edilen 1.Ordu kumandanı Fahrettin Altay istifasını ortaya koyarak:"(Bazı dini olaylar meydana gelmesinde laik hükümet çekiniyormuş) görüşünde olanlara rest çekip:Mutlaka namazının kılınması şarttır. Bu gelenek olmuş dini bir vecibedir, namaz kılınması bu millet elli sene sonra , yüz sene sonra mezardan çıkartır, namazını kılar.Onun için namaz kılınmayacaksa beni vazifeden affetmenizi rica ederim" deyince Celal Bayar "Evet namaz kılınsın amma mutlaka camide kılmak mecburiyeti yoktur her yerde kılınabilir" deyince vakfılar müdürü Şerafettin efendi davet edilir ertesi gün Dolmabahçe sarayında bir kaç saf katılımıyla cenaze namazı kılınır. Şerafettin Yaltkaya ilk diyanet işleri başkanı Rifat Börekçinin vefatından sonra Diyanet işleri başkanı yapılmıştır(1942)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder