DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI

"DEVLETİN DİNİ DİN-İ İSLAMDIR"^HÜKMÜ İLK ANAYASA'NIN İKİNCİ MADDESİ HÜKMÜ İKEN BU HÜKÜM KALDIRILMIŞ LAİKLİK (LAİSİZM) HİÇBİR DİNE BAĞLI OLMAMA ŞEKLİNDE ALGI OPERASYONLARI YAPILMIŞTIR. HAKİKATTE İSLAM'A KARŞILIK MEVCUTTU VE MÜSLÜMAN OLMAKTAN ZİLLET DUYMAKTAYDILAR. HİLAFETİN KALDIRILMASINDAN SONRA OLUŞTURULAN DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI, DEVLET TARAFINDAN DİN BÜROKRASİSİ TEŞKİLATI OLARAK KURULMUŞTUR. BU TEŞKİLATIN İSLAM AÇISINDAN TEORİK TEMELİ YOKTUR. TARİHTE BİR ÖRNEĞİ DE YOKTUR. BU TEŞKİLATIN VARLIĞI DEVLET'İN OBJEKTİF LAİKLİĞE AYKIRI OLARAK, İDARENİN KONTROLÜNÜ ELİNDE BULUNDURMA DÜŞÜNCESİNE DAYANMAKTADIR. DEVLETİN DIŞINDA BIRAKILAN BİR ALANIN , KONTROLSÜZLÜKTEN DOLAYI BEKLENMEDİK VEYA AYKIRI GELİŞMELER GÖSTERME İHTİMALİ MEVCUTTUR. Bürokratik bir teşkilat olarak tanzim edilen Diyanet İşleri Başkanlığı, bu yüzden ilmi ve dini otoriteyi değil, yalnızca resmi bürokratik otoriteyi temsil etmektedir. Başkanı seçimle değil, atama ile gelmektedir. Çünkü seçimle gelmesi durumunda resmi otorite dışında bir güç kazanması demektir. Böylece güç kazanacak bu müessese daha hür konuşacak ve faaliyet gösterecektir.Bu nedenle dini otoriteyi temsil eden bir diyanet işleri Başkanlığı arzu edilemez.