29 Nisan 2018 Pazar

İRADE-TASARRUF MEVZUU

İrade:Bir şeyin husulünü istemek ve bu isteyişi tasarruf edebildiğine itikad etmektir.Her insan kendi vicdanının safahatını bileceğinden kendisinin irade sahibi olduğuna hükmeder.Lakin irade ile tasarruf arasında büyük fark vardır.İrade ile iradenin muktezasını(gereğini) fiiliyata çıkartmak hususu birbirine karıştırılmaktadır.
Dikkat edimesi gereken husus herkes bir şeyi irade eder ama bir kuvveeti mania o şeyin fiiliyata çıkmasını engeller.Kalptekiiradeyi men eden bir şey olmaz ama fiiliyata çıkartmaya mani kuvvetler vardır.İşte insanın irade sahibi olması bu itibarladır.Tasarruf ise irade ile beraber icra kuvvetini haiz olmaktır.
İrade ciheti tetkik edildiğinde:İnsan iradeye malik midir?İrade-i cüziyyeyi inkar edenlerin delilleri yoktur.Bu nedenle bu fikrin kıymeti de yoktur.
İrade meselesinde  ifrat ve tefrit olmuştur.Fen ehline göre "Kul fiilinin yaratıcısıdır" diyenleri müdafaa etmek mümkün değildir.
İnsanın nefsinin eşyadan ve şartlardan, muhitten etkileneceği hususlarını bilmek gereklidir.İnsanın muhitinin, irsiyyatının, zamanının, mensub olduğu toplumun havasının, suyunun, gıdasının, hülasa küçük büyük sayıya gelmez hadise ve şartların tesirine maruz ve bu tesirattan müteessir olduğu bugünün fenninin bir hakikatıdır.Bu tesirlerin her biri insanda az çok ruhideğişiklikler meydana getirmektedir.Bu nedenle insan için "Kul fiilinin yaratıcısıdır" demek olmaz.İnsandaki olana İrade-i cüziyye şeklinde bir değerlendirme yapmak bu husustaki tereddüdü giderir
Fen ve hikmet noktasında meseleye bakılacak olunursa irade , tasarruf haline gelmeyince hiç kimseye tamamen izafe edilemeyeceğine kanaat hasıl olur.
İki irade tasvvuru:İki vücud, iki faaliyet tasavvuru meselesidir.Hakikat itibarıyla insan her kudret ve iradeden mahrumdur.İnsan hal-i tabisi ve bu halin icabı itibarıyla kendinde irade hak ve kudreti görür ki işte mesul olması için bu kadar kafidir.
Bu hususta ş
öyle bir mesel oanlatılır.
Vaktiyle ulemadan yüksek bir zat birmeselede hükümdarı ikaz etmek ister.Fakat hükümdarın etrafındaki hasetci yağcılar, onun padişaha yaklaşmasına imkan vermezler.Adam buna çare arar ve bir ders esnasında "İrade-icüziyye denilen bir şey yoktur?"der.Hasetçiler bunu fırsat bilerek derhal hükümdara yetiştirirler."Alim denilen filan zat cüzi iradeyi inkar etmiştir" derler.
Hükümdar o zatın ilmine hürmet ettiğinden kendisini çağırtır ve sorar:"Sizders takrir ederken insandaki cüzi iradeyi inkar etmişsiniz?"diye sorar.Adam:"Ben hem inkar ederim hem tasdik ederim.Siz bende bir irade olduğunu kabul edermisiniz?" deyincePadişah :"Evet "der.
Adam:"O halde irade ediyorum, hazinenizde nevarsa halka dağıtılsın".Hükümdar şaşırır.O zat söze devam eder:" Bu sarayda ve ülkede  irade sırf zatı hükümdarinize aittir.Ben buradan çıkıp evime gittiğimde evdeki eşime :Yemeği getir, sofrayı kaldır,şunu getir bunu götür derim.İşte Allah'ın9 bazı kulları vardır ki hükümdarların hükümdarı, her şeyih sahibi , din gününün maliki, ölmeyen , uyumayan, uyuklamayan, vücudu ile mevcud, sıfatı ile muhit, esması ile malum, efali ile zahir, asarı ile meşhud olan Allah Tealanın huzuru Sübhanisinden bir an dahi gafil değillerdir.Orada sırf irade- ilahiyye vardır.Fakat o huzurdan gafilolanlar için bir ihtiyar kabul edilmezse cemiyetin ahengi , intizamı bozulur, insanlığa nihayet verilir.
İşte evliyaullahın bir an dahi huzuru ilahiden gafil olmadığının farkında olmayanlar, hazreti insanın manasını layıkıyla bilmeyenler onlara dil uzatırlar.Enbiyanın varisi olan bu zatları halk kücücük bilgisi ile ölçüp tartmaya kalkışırlar ki bu yanlışları yaparlar.Buda Hak'tandır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder