5 Ağustos 2015 Çarşamba

METLİ DEDE ve devam edenler hakkında gelen mail kayıtları



Mehmed METLİ DEDE

ve 2014  2015 Şemseddin Keser Bey'den gelen mailleri kaydediyorum..çünkü bendeniz inandım ki, Şemseddin Beyin  aktardığı manevi tarih kayıtlarında  her birimizin ve gelecek nesillerin alacağı bir ibret var..Bugün bunun ne anlama geldiğini henüz idrak edemesem de ,bir gün bu kayıtların çok önemli bir arşiv olacağına kalben eminim..

Metli Dedenin özelliği kişilerde yazılı veya sözel tuluatı açığa çıkartmasıymış malum..ve ben nasıl hiç durmadan yazıyorsam,Şemseddin Bey'in de  arada bir mailime düşürdüğü çok özel  mektuplarından bazıları ile  açılan manevi tarih  sözlerini aynı sayfaya-METLİ DEDE TARİHİNE eklemekten onur duyarım..

***

Zor  günün (bugün-yarın)içindeyiz.Cenab-ı Hak merhamet lutfede.
Yardım isteyen sailleri(Dilencileri) duygu sömürüsü yapan aslında zengin kişiler olarak lanse edilip insanların merhametlerinin törpülenmesine vesile edilen Konya'daki POŞETLİ BABA  isimli şahsın Banka hesabında mevcut trilyon paranın  etrafında yapılan yorumları okuyunca  

BÜYÜĞÜMDEN DUYMUŞTUM.1960 YILLARDA İSKENDERUN'DA DA BÖYLE BİR ZEVAT VARMIŞ.HATTA ANLATAN BÜYÜĞÜME ÇIKIŞARAK "SEN KENDİNİ ZENGİN Mİ SANIYORSUN.BENİM ZİRAAT BANKASINDA 10 BİN LİRAM VAR"DEYİNCE BABAEFENDİNİN MERAKINI CELBETMİŞ.BANKA MÜDÜRÜ HEMŞERİSİ OLDUĞU İÇİN MERAKINI YENMEK İÇİN ZİYARETİNE GİDİP SORMUŞ:-"fİLAN ADAMIN BANKANIZDA NE KADAR PARASI VAR?.Müdür bey,hemşerisi de olsa cevaben der ki:Cısss.beni mesleğimden mi edeceksin.hele bir çay iç..kendisi dışarı çıkar biraz sonra gelir.der ki:doğru hatta birazdaha  fazla..Servisteki memura soramazdım.Yanlış algılar.Kendim gidip çaktırmadan kartına baktım.(o zaman  hesap kartları el yazısı ile doldurulup alfabetik sıra ile muhafaza edilirdi).
Devam etmişti Babaefendi:-Oğlum bir takım toplayıcılar Devlet için çalışır.Bunlar bir ömür biriktirirler.mirasçıları olmaz yahut mirasçılarla araları kopuk olduğu için hiç kimse parasının olabileceğine ihtimal vermez ve bankayı araştırmazlar.Bu nedenle bunların ölümünün üzerinden 10 yıl geçtikten sonrada  bu para Devlete kalır

****
"Fotoğraf çektirmek günahtır"diye fotoğraf çektirmediği için muallimlim yapamayan ve bu nedenle  kendisi ve ailesi fakru zaruret içinde kalan birisinin bahsi açılması üzerine Kenan Rifai hazretleri:"Her yüz senede bir gelen din yenileyiciyi bulabilseydi veya dinleyebilseydi bu müşkülünü çok kolay şekilde halledebilirdi" sözündeki tekamüle açıklık huzur veren bir gerçek.Büyükler,söylenmemiş hiçbir şey bırakmamışlar."Suyun suya benzemesinden daha fazla gelecek geçmişe benzer"diyen ibni Haldun'un tespitini yabana atmamak gerek.Sıfatların çekiciliğinden sıyrılmak zor olsa gerek.Ancak Cenab-ı Hak vakti getiriyor."Yük indiği yerden kaldırılır"sözü bize 100 yıl önce bu ülkede inen Hilafet yükünün tekrar 2023 te yeniden bu millete yükleneceğine karşılıktır.30 yıl önce duymuştum:TC 'nin ortasına "İ" harfi gelecek.Dünya iki kutba ayrılacak.Türkiye bu iki kutup arasında hakem rolü üstlenecek.KONYA Dünyanın Manevi Başkenti olacak.Çalışmayan ev kadınlarına maaş bağlanacak.Az çalışmayla çok kazanç,az ibadetle çok sevabın devri gelecek.Şeyh efendiler çoğalacak ancak Mürşid-i Kamiller azalacak.Gün gelecek kimlerin Milletvekili olacağına Şeyh efendiler karar verecek.Bu sözlerden dolayı gelecekle alakalı çok umutluyum.Ama Cenab-ı Hak,bu işleri kime nasip edecek?işte sabır burda başlıyor.Tevhid'in başlangıcı SABIR sonu ise SÜKUT imiş..Mutlu günler dileğiyle
***

 Metli  Baba'nın tezgahında dokuması tamamlanmış Ancak,onun bahçesinde açan çiçekleri bilmek,tanımak,tanışmak ayrı bir ruhi zevk.o canların mail' adresini  gönderebilirseniz memnun kalırım.

Hiç sevmedim Cumhurbaşkanının şeb-i Arus'taki siyasi konuşmasını.Mana Sultanını rahatsız etti.Bilirmisin ,sezara karşı eleştiriler başlatan ve tenkitlerin ayyuka çıktığı zamanda Sezar ne demişti Keleopatraya:-Neyse ki Senato'yu oluşturan kişiler benim seçtiklerim.Sonuç:SEZARI KENDİ SEÇİP GÜVENDİKLERİ HARCADI.


KEVNÜ FESAD(Oluş-Bozuluş)kuralı sadece maddeye sari değilki.İnsan unsuruda maddeden müteşekkil.Manevi dünyada ise nefis MUTMAİNNE makamına gelmeden tehlike devam etmekte.Cenab-ı Hakk'ın en ağır imtihanı Nimetle yaptığı imtihan.Bunun için Hz.Süleyman,kendisine verilen nimetin bir başkasına kıyamete kadar verilmemesi yönünde dua etti.Hatunannem(anneannem)söylerdi:her kes ahirette kızgın bir saç üzerine çıkacak sahip olduğu mal varlığına ilişkin suallere cevap verecek.Sadece bir hırkası olan ise kızgın saç üstüne basıp:Bir ben ,bir hırkam delip öte tarafa atlayıverecek.Ne güzelde kendi anlayışınca ifade etmişti rahmetli.



DEV-LET.İki hece Dev:Çalışmak çabalamak mücadele etmek Let:gözden düşmek,dayak yemek.Hz.Mevlana Efendimiz bunu  böyle ifade etmişti:Devletin makamlarına ulaşmak isteyenler bidayette çalışıp çabalayıp mücadele edecekler,ama nihayette de o makamı gözden düşüp dayak yiyerek terk edecekler.Hayret.Nihayet'in örnekleri gözlerinin önünde,tıpkı Sodom kavmi,İrem Kavmi,Ad kavminin kalıntılarının göz önünde olması gibi.Ama böyle bir akibete kendilerinin de uğrayacaklarını hiç hissetmiyorlar.Acaba içtikleri ne?EVLAT,BEVLİ ŞEYTAN OLAN HAMR'İN NEŞESİ NE OLACAK.GEL BANA.TAİB OL.SANA BİR KADEH BADE-İ AŞK SUNAYIM.NUŞ EYLE.KIYAMETE KADAR SEKRAN OLASIN(Hamza Bali rahimehullah)

başını ağrıttım özür dilerim

***yıl 1996 ve sonrası idi.İskenderun'da bir sema etkinliği yapalım dedik.kim bu işi icra eder.Konyade mevcut bir guruba ulaştık.Ücret hususunda anlaştık.Mutrip Ankara'dan gelecek,semazen Konya'dan.Ankara'dan gelenleri otogarda karşıladık.İstirahatleri için evimize götürdük.Semazen heyeti kendi araçları ile geldiler.Öğle yemeği esnasında mutrip heyeti ile sema heyeti biraz sertleştiler.Semazen başı,ben yanımda kaseti getirdim.bu gösteriyi gerekirse kasetteki sesle idare ederim deyince berikiler sustu ücret hususunda  anlaştılar.Öğleden sonra arkadaşlardan bir haber:Abi .Semazenler var ya istirahat için vakıf binasında bıraktığımız kişiler..Eee ne olmuş?aşağıdaki caddede bulunan kahvede kağıt oynuyorlar!Git lan yanlış görmüşsün onlar mübarek insanlar!olurmu öyle şeyler.dedik.Akşam sema gösterisi yapıldı.perde kapandı.Semazen başı sahneyi terk etti.salondan dışarı çıktığımızda ,orta yere kurulan bir sergide hediyelik eşya standının kurulduğunu ve satış yapanında sema kıyafeti içinde olan semazen başının olduğunu gördüğümde,seyrü süluk saftiriğinin ne halde olduğunu söylememe gerek yok.

Niçin bunları söyledim bilmiyorum.20 yıl  önce gördüğüm bu sahne her zaman yaşanacak.Kıymetli olanın sahtesi olur,altın gümüş gibi.Demir'in veya kömürün  hiç sahtesi olur mu? 
Face,tiwitter v.s şöhretin,bilinmenin ve tanınmanın  ortamı değilmi?Yaşayan Ölü olabilmek.Üstad Necip Fazıl'ın dediği gibi:olmasın top arabam.Tabutumu taşısın dört inanmış adam
hayırlı akşamlar. 
************

Metli baba hazretlerinin dergahında kadın ve erkek birlikte ayrı bölümlerde bulunur sohbete yahut zikre iştirak edermiş.Düşünün ,Mübarek 1969 da dünyayı değiştiğine göre 1950 ve 60 yıllar için mutaassıp Konya bunu nasıl karşılar.Yetiştirdikleri 3 bayandan en ilerisi Fatma annemiz imiş.onu İstanbul'a göndermiş.Bu annemizin çalışmaları sonucunda Şule Yüksel ve diğerleri yetişmiş.ikincisini Karadeniz'e ,üçüncüsünü İzmir'e göndermiş.Her üçünün açtığı kanalların halen işlevini görmekte olduğu söylendi.Ama kimler bilmiyorum.İzmir gurubuna sizin aynanızdan ulaştığım için müteşekkirim.
İRŞAT'la görevlendirme işini,O tarikatın pirinin delaletiyle bizatihi Resullullah efendimizin mühürlemesiye başladığını büyükler söylemişti.Bu iş babadan oğula geçecek bir meslek olmasa gerek.Fikri Baba hazretleri,cami imamlığı görevini yürüten  kendi oğlunu dergaha sokmamış.Niçin?onun elinde değilki.

Gelelim bloğunuzdaki sık ziyaret hadisesine:Bildiğiniz gibi,içinde bulunduğumuz zamanın hüküm süreceği tarikat-ı Aliye Mevleviliktir.Konya'da Mevlevi mürşid-i Kamil kalmadığından,bu görevi icra için Filibe'den Sıtkı Dede hazretlerii vazifelendirilmiş.Ancak mübarek kendi konumunu söyliyememiş ve dergahta uzun bir süre ahçılık yapmış.Fikri baba hazretleri ,Sıtkı Dede'den nasiplenmiş son Mevlevi mürşidi.sonrasında bu işi kimin devam ettirdiği hususu hep meçhul kalmış.Hz.Pir'in bel evlatları (Esin Çelebi annemiz v.s)bile belirtmeseler dahi hep bu özü arıyorlar ama..... Bel evladına saygımız sonsuz ancak iş Yol evladında. İnsanlar arayış içinde.Dikkatinizi çekiyormu:Bilinen büyükler dünya hayatından çekilirken yerine adam bırakmıyorlar.(Said-i Nursi hz,Zatih Kotku hz,Sami Efendi hz,Süleyman Hilmi hz.)niye böyle oluyor:Birlik vakti geliyor.Asıl manevi görevli meydana çıkınca,birliği bozacak şu veya bu efendi olmasın diye.Tüm yaratılmışa merhamet.Hakk'ın sıfatı.Yetmiş iki millete yek nazarla bakmayan,Halka müderris olsa hakikatte Asi'dir diyen büyüğün gözüyle bakmak gerek.Kalın sağlıcakla
******

Gönderdiğiniz resimlere gelince:
Gerçi cevap vermemek daha iyi olacaktı
.
Şeyhlik-Babalık-Dedelik-Mürşitlik.Hepsi Tarikat yolunda bir rütbe.Ancak kim verir bu rütbeyi?Allah C.C verir Resulüllah SAV tasdik eder.Peki bunun gerçek olup olmadığının ölçüsü nedir?Diğer bir anlatımla kendisinde böyle bir rütbe olduğunu iddia edene karşı nasıl bir tutum sergilemek gerektir?İşte söz buraya gelince Zahiri l ölçüler ile Manevi ölçüler mevcuttur ki bu veznlere(ölçülere)sahip olan için kolaylıktır. Ancak,her sınıfın ölçüleri farklı özellik arz eder.Zaten ölçü o sınıf için geçerlidir."Sana haram bana Helal"lafı  bu babta birşeyler söylese de çok özel olan kişiye hastır,diğeri için bir yol olamaz.
Resimdeki zevat ve sözleri zahiri ölçüye göre(Tarikatın zahiri ölçüsüne göre:Kendine bir davet mevcut.Resim de cuk diye oturmuş.Dil sivri,imalı ,yıkıcı,kırıcı.Hızır A.S bile atalarının salih kimselerden olması nedeniyle yetimlerin  duvarını sağlamlaştırmış.Ahde vefa Allah c.c 'ın sıfatı.Bu nedenle ne olursa olsun Hz.Pir'in bel evlatlarına dil uzatan kimse,yarın Ehli Beyt içinde söyleyecek laf bulur.Bu nedenle Şöhret ve bilinmek  isteği zor vazgeçilecek bir hastalık.Zahiri ölçüye uymadı.Manevi ölçüye göre ise:sizin içinizdeki müftü ne diyor?elektrik,neşe,cazibe mevcut mu?sanırım olmasa gerek.O zaman bir şey demeye gerek yok.

***

Haybabam(ki bu tabir size aittir)'den yıllar önce duymuştum:-Oğlum,bir adam ya doğuştan olmalı,yada görür gözü ,işitir kulağı olmalı.Bu ikisi yoksa Söz tutmalı.Buda yoksa Hakk'ın mülkünde yaşamasın.Bu sözü Sultan-ı Arifin Beyazıt-ı Bestami Hz.lerine atfetmişti.Bundan sonrasını Samiha Ayverdi annemiz söylüyor:"biz insanlar işittiklerimize ya dudak bükeriz,ya inanmış görünür ,yahutta inandığımızı sanırız.Ne ki bu inan,kaybolmak için güneşi bekleyen bir çığ tanesi gibi ,silinmek,yok olmak için bahane gözler.Acaba kulakla göz arasındaki kapıyı açmadan,kimin imanı sahih olabilmiş ,kim duyduğunu,görmüşçesine tasdik edebilmiştir?Amma insanoğluna bu kapıyı açmak kadar müşkül ne vardır?Zira dünya,ona varılacak yola kazılmış tuzaklarla doludur.Bu çukurlara kimler düşmemiş,o girdaplar ,kimlerin başını yememiştir?
            
Diyorlar ki onları sezmek ve sakınmak için lazım olan asa,yokluk pazarında satılıyormuş.Ne olur bir kimse çıksa da ,o pazarın yolunu bize eliyle olsun işaret edip gösterse..(Yusufçuk)
****

ilmi kimyaya aşinalığım yok.Ama kaba hatları ile bilmekteyim ki,toprak veya cevher içine karışmış bir maddenin saf halini ortaya çıkartıp maksada uygun bir madde haline koyabilmek için onu yine kimyaya ait bir terkibe(işleme)tabi tutarlar
.
Bu insan ediyle yapılan ameliye,maksud olan madenin dışındakileri bir şekilde ayrıştırır ve aradığımız saf hale gelir.ALLAH KONUŞMAK İSTİYOR-ALLAH BİLİNMEK İSTİYOR-ALLAH DERTLEŞMEK İSTİYOR.Ancak muhatabının buna uygun hale gelmesi için Dünya kimyahanesi gerekli.İsrail oğullarından bizar gelen Hz.Musa,Cenab-ı Hakk'a bunları şikayet edip sitemlerini ifade edince Allah ne Demiş:Ya Musa,sadece senin içinmi konuşuyorlar.Onlar bana ettikleri lafları bir duysan.Benim içinde konuşuyorlar..
Hayırlı Cumalar
2014
****

Hayırlı akşamlar
Zaman Mevleviliğin zamanı olup seçimler akabinde bu işlerin hızlanacağının sohbetini duymuştum.Muhabbetin kişileri nereye sıçrattığı hususunda yaşanmış iki hadiseyi(sizce hikaye yahut masalı)aktarmakta fayda gördüm.Bildiğiniz gibi,bazı mürşitler seyri süluk yoluna girmek isteyen birisine sorarmış:"-Hiç aşık oldun mu?"Eğer cevap olumsuzsa ona:"-sevde gel"denip yol verilirmiş.İşte böyle bir zamanda vaktin Konya'sında saf bir köylü Medli Baba hazretlerine evlat olma yolunda başvurmuş.Hazret sormuş:"Ülen neyi seversin".Saf köylü cevaben :"-Efendim,benim beyaz bir danam var onu çok severim"cevabı üzerine "Eferim Ülen.Sev ha"der dergaha her geldiğinde Sorar:"-Ülen beyaz dana nasıl oldu?"Saf köylü dananın güzelliklerini anlatır kendince.Gel zaman,git zaman bu diyaloğ devam etmiş bir zaman sonra huzura gelen köylü saf bir şekilde Fikri Babanın huzuruna sürünerek girer ve secdesini yapar.Tıpkı Tosun haline gelen küçük danasının çıkarttığı bir sesle"Moooo."diye 

ikinci bir hikaye ise Bir komserin hikayesidir.
Hikayenin başlangıcını son ziyarette tamamlayarak anlatır."........"kazasında Polislik yapan Yusuf isimli gencin hikayesi.Bir dükkanda terzilik yapan bir zatı sürekli ziyarete gider.Dükkan sahibi adını,sanını,memleketini sormaz.Yusuf efendi oturur,çay ikram edildiğinde içip çıkar.Ama Yusuf Efendi 5 vakit camidedir.Kazanın Baş meczubu ile de arası iyidir.Sonra başka yerlere tayin olur.5 yıl sonra tekrar sivil kıyafet içinde aynı dükkanın önüne gelir ve bu sefer müsade isteyerek dükkana girir,müsade isteyerek oturur.Hikayesini anlatmaya başlar:Ben Niğde'nin merkez köylerinde fakir bir ailenin çocuğu idim.Bir ineğimiz,üç beş tavuğumuz vardı.Anam babam fakirdi rençberlik işlerini yapardım.Zaten karnımızı zor doyuruyoruz .Evlenmek hayaldi.Köy muhtarının traktörüne  Niğde'nin pazarının olduğu bir gün,köyün insanları olarak bineriz.Elimizde pazarda satacak nelerimiz varsa(Yoğurt-süt-yumurta-yağ v.s)pazarda satarız,giyecek v.s ihtiyacımız varsa alır öğleden sonra da aynı traktörle köye dönerdik.Köy ile şehir arası uzun bir mesafe olduğu için traktör yarı yolda mola verir ihtiyaç gidermek için inerdik.Böyle bir dönüş esnasında dere kenarında ihtiyaç giderirken toprak üzerinde bir kafatası buldum.Aldım,temizledim.Hoşuma gitti.Paytomun içine sakladım.Traktördekiler nasılsa görmüşler.benden  uzak durdular.Eve vardım .Anne babam karşı çıktı .ben onları dinlemedim.akşamları bu kurukafa ile beraber yatmakta bir müddet devam ettim.Ana babama 'da eğer bu kafatasını dışarı atarsanız ben de pazar için Niğdeye gitmem tehdidini yaptım.Çünkü bu kafayı sevmeye başladım.Bir zaman sonra Niğde'de olduğum gün,köye dönüş hazırlıkları yaparken ihtiyar birisi yanıma yaklaştı.Oğlum Polis olsana dedi.Bende nasıl olunur bilmem ki dedim.Bana işaret ederek bak orda Niğde Emniyet binası,bir arzuhalciye dilekçe yazdır ver dedi.Bende emniyet binasının yanında olan arzuhalciye ücret vererek Dilekçe yazdırdımSaat 16.45 emniyetten içeri girdim.Masa başındaki beylere dilekçemi uzattım.Bana şöyle bir baktılar.İçlerinden birisi Tam zarfı kapatıyorduk.Bunun dilekçesinide dosyaya koyun dediler.ve ben köye döndüm.Bir ay sonra muhtar köyde beni buldu:"-Seni Emniyetten istiyorlar!şaşırdım.Aklıma bir şey gelmedi.Emniyetle benim ne işim olabilir?Ana babam telaşlandı.Bir suçmu işledim birisi iftiramı attı.Neyse pazar için gittiğimizde Emniyete uğradım.Komiser bana dedi ki:Hemen bir hafta içinde yol paranı v.s hazırla seni polis okuluna göndereceğiz.


Ana babada para yok zor bela ödünç yol parasını bulduk ve polis okuluna gittik.Polis olduk.....yere tayin oldum çalışıyorum.İhtiyar bir zat aşina bir şekilde beni buldu.Gel bizim hanede sana bir çay ikram edeyim.Evine gittik.hoş beş,çay kahve v.s sonra Hadi seninle bir namaz kılalım deyince Ben hiç namaz kılmamışım.Ana babamdan da görmedim.Namaz bilmem sadece Besmeleyi bilirim m deyince Bana tarif ederek namazı öğretti.o kazada bulunduğum süre içinde sohbetimiz devam etti.Tayin vesilesiyle değişik yerler dolaştıysam da bu zatla irtibatımı kaybetmedim.Bu kazadan gittikten sonra komser oldum.Şimdi emekli oldum.Bu kazaya da gelme nedenim şu:Burada memurluk yaparken biriktirdiğim para ile bir arsa almıştım.Bu arsayı satmaya niyet ettim.Zatı muhteremime danıştım.Oraya git ancak önce o dükkandaki Terzi Efendi'den  satmak için müsade iste dedi.Terzi olan bu zat :"-Sat ülen o halde"deyince Yusuf Efendi iki saat sonra tekrar dükkana gelir ve masanın üzerine bir tomar para bırakır.Efendim Arsayı sattım.Bana göre iyi bir para.buyrun içinden alın"deyince Terzi Efendi:"-oğlum sen bu parayı o efendiye götüreceksin"deyince Polis duraklar ve sözü şöyle bitirir:Efendim de paranın içinden hiçbir şey almadan geri bana iade edeceğini söylemişti ama ben yinede teklifimi yaptım..
Hikaye burda biter.Ala danayı sevmenin bir mantığı varda Kuru kafayı sevmenin mantığını anlamak zor.Ancak her ikisinin özünde de Muhabbet yazılı bir kapıdan ancak o binaya girilebildiğini anlatmışlardı.Uzun oldu özür dilerim .Kalın sağlıcakla 

 ***********
MÜRŞİD-İ ZİNDE

sizin tabirinizle Haybabamız.Büyükler Tasavvufla alakalı söylenecek her şeyi söyleyip yazmışlar.Bunları okuyarak öğrenmek  mes'eleyi hal etse idi yaşayana ne gerek kalırdı.Hz.Pir Mevlana efendimizin örneklediği gibi:"Şeriat ilm-i kimyadır.Kitaptan öğrendiğin bu ilim,hastalıkları tedavi edecek ilacın tariflerini içerir.Bu ilmin ışığında gerekli terkipleri hazırlamak ise TARİKATTIR.Bu işlem sonucunda elde edilen ilacı içip hastalıktan şifa bulmak ise HAKİKATTIR".şüphesiz bu hususlar sizlerin çok iyi bildiği hususlardır.MÜRŞİD-İ ZİNDEMİZ yahut HAYBABAMIZ ise Tekamül etmiş zamana göre konuşan İNSANI KAMİLDİR.Cenab-ı Hakkın işlerinde nasıl tekrar yoksu,tekamül eden şeyler(Herşey)içinde tekamül etmiş sözler gereklidir.Bu hususu Tuğrul bey "Vakte karşı sözler"diye isimlendirse de -şüphesiz bunu alışkanlıklara uymayan sözler anlamında kullanmıştır-,hakikatı "Vakte dair sözler"olsa gerektir.

İNSANI KAMİLİN VARLIĞI YETER.ÇÜNKÜ ONLAR ALEMİN MAYASIDIR.BİR KAŞIK MAYA,ONBİNLERCE KAŞIK SÜTÜN VASFINI DEĞİŞTİRMEYE YETER.Böyle birinin yetişmesi için sadece bir kişinin yetişmesi için dünya hayatına gönderilmiş Kamiller mevcut.Filibeli Etham efendi sadece Ken'an Rifai hazretlerini mayalamak için gelmiş.aynı şekilde,kendisinden yüzlerce faydalananlar arasından sadece Samiha Ayverdi'ye "Ken'an'ın emekleri mahsulü Samiha Can"diye yazmış  Hazret. Cemiyeti mayalayacak toplum insanlarına o kadar ihtiyacımız varki.Nerde saltanattan ferağat edip manisaya dönen Fatih.Nerde,İstanbul'un fethi akabinde halvete girmek için yalvaran Padişah'a ret cevabını verip,Göynük'e dönen Akşemsettin.İktidarlarının uzaması için her şeyi göze alanlar ve Devlet imkanlarının getirdiği ihtişamı tadıp daha fazlasını isteyenler.AZİM BİR FİTNE.ne kadar ihtiyaç var Haybabalara.

ve anlatmış mıydım bilmiyorum.farklı iki kanaldan ve dinleyen ilk ağızlardan duymuştum:

Muhacirlerden ,Dörtyol'da fırıncılık yapan 1979 da dünyayı değişmiş Fırıncı Mehmet Ağa derler kibar-ı evliullah'tan bir zat var idi.Adı-soyadı:Mehmet TANRIÖVER.Rahmetli Erbakan hocanında zaman zaman gizli gizli akşam vaktinden sonra  ziyaret ettiği bir şahıstı.her sene,muhacirlere ördürdüğü kışlık alt üst içlik elbiseyi Ladikli Hacı Ahmet Efendiye götürürmüş.Asabi ,sert mizaçlı bu şahsın da tek bir dervişi vardı.60 yı yılların sonunda siyaset sahnesine çıkan Erbakan için bu zat kendisine gelen ziyaretçilerine söylediği sözler içinde şu sözleri kayınpederimden de duydum:"-oğlum Erbakan denilen birisi çıkmış.Bu zat İslamiyete merdiven görevini görecek .Bayrağı bir kaç kez elinden düşürselerde sonradan gelenler İslam Bayrağını burca yerleştirecekler.Bunlara yardımcı olun".. Böyle bir zat-ı nihayetinde küstürdü.o da ayrı bir dava.Ama ne dedi:"-Ben de desteğimi çektim"..
Nazik hususlar.Hiç erenler meclisinde görüş ayrılıklarının varlığının sohbetini duymuşmuydunuz.Tıpkı zahirin aynısı.Dervişini birinci sırada Sivas'tan Senatör adayı göstermeyip ikinci sıradan göstermesine kızıp manevi desteğini çeken Fırıncı mehmet Ağa şüphesiz haklı idi.Buna karşın,Baba efendinin önerdiği ismi ikinci sıraya koyarsam birinci sıradaki de seçilir yorumunu yapan Erbakan'da ,nefsinin bu yorumunda haklı olabilirdi.Ama tam inanamadı.Özlemim şudur ki:Mana sultanının gölgesinde icraat yapan bir idare.Diyeceksiniz:1958 yılında Menderes rahmetli,"İstifa et"diyen Eyüp sultan Cami imamının sözünü tutabildi mi?tutamadı.sonrasında İmam Efendi bir daha kendisini kabul etmedi.ama dua da etti.Nihayetinde Şehid oldu.50 küsür yıl bu şehadet te unutulmadı.Maddenin içinde Maneviyat.Maneviyatın içinde madde.Denge denge.Ama bizim sorumluluğumuz İlayı Kelimetullahı Hakim kılmak.Önce içimizde,sonra dışımızda.Uzun oldu.kusura bakma.sağlıcakla kalın   
***************


Cuma Selamlığı için arabasıyla gelen Sultan 5.Mehmet Reşat efendiye,acı haberi Enver Paşa verir"Hicaz emiri Şerif Hüseyin Devleti Ali Osmaniye karşı istiklal için ayaklandı.".Padişahın gözlerinden 4 damla yaş dökülür ve Enver Paşa'ya hitaben "Pisliğinizi temizleyin"der ve arabaya geri binerek üzüntü içinde uzaklaşır.

Şüphesiz insan hayatına hakim olan fiziki kurallar olduğu gibi Devletlerin hayatına hükmeden kurallarda mevcut olsa gerek.Tanzimatla başlayan ,Meşrutiyetle devam eden ruhsuzlaşma,Siyonistlerle işbirliği içinde olan İttihat Terakki'nin memleketi batıran hareketleri,Cennetmekan Abdülhamit Han'ın hal'i ,Birinci Dünya harbine giriişle kaybedilen Filistin,Yemen,Irak(kutul amara),trablugarp,ve tüm Rumeli.Rumeli denince kırıla,kırıla Anadoluya sığınan hakiki iman sahipleri gelir.Tatlıcı Ali Öztaylan amca gibi abide şahsiyetlerin çektikleri sıkıntılar,nesli uyandırmak,ayakta tutmak için yaptıkları gayretler gelir.Azınlıklar ve avdetiler(Dönmeler),memleketin iktisadi hayatına hakim olup siyasi iktidarları da her zaman yönlendirdikleri için Toplum hayatına hakim olan ilahi kuralların  işleyeceği zamanı beklemekte geçti.Ama bu kurallar 100 ila 150 yıllık bir zaman dilimini istiyor.Bu millet ateşle imtihanını verdi.Bedel ödeme sırası ortadoğuda.Osmanlı'ya yaptıkları ihanetin bedelini ödemeleri için 100 yıl gerekiyordu.Şimdi bu ceryan ediyor.3 gün içinde tüm aile bireyleri yurt dışına çıkartılan Hanedan'a yapılan muameleler karşılıksız mı kalacak.Yassıadada rahmetli Menderese yapılan istiskaller karşılıksız mı kalacak.Ancak,Türkün nimetle imtihanının sonundan korkuyorum.Bir tökezleme 50 yıla mal olacak.Kenan Rifai 1950 de dünyayı değişene kadar bekledi.Samiha Ayverdi 1992 yılına kadar bekledi.Yıl 2015 bizlerde bekliyoruz.

Rabbim bu millete acısın
Sağlıcakla kalın
***

Selamün Aleyküm;
Hani her zaman söyleriz ya "Büyükler,söylenmemiş bir şey bırakmamışlar.Anlayana".Hakikat yolunun yolcularının müşkülü ise,bunu zamana uyarlayıp anlatana ihtiyaç duyması."Harf inkilabı"akabinde topyekün bir neslin geçmişiyle irtibatının kapartılması zaten bir felaketti.İnkılabe karşı olduğum için değil.Yapan ve yaptıran Allah.Bilgisayar nesli(80  doğumlu nesil ve devamı)sür'at çocukları.istedikleri bir pencerenin açılmasının 3 saniyesine bile tahammülleri yok.Tıklanan pencere hemen açılsın.işlemcisi yüksek makinalar tercih sebebi.Bu ruhumuz için ihtiyaç olan sabrı yok ediyor.Aceleci nefis daima ön planda.Nasıl terbiye edilecek.Sabrın,sükutun ,sükunun ve rızanın arkasındaki huzur.
Gelelim sahtelerle Hakikatlerin karıştığı dünya toplumuna.Sahtelerin varlığı ,hakikilerin değeri için gerekli.Hakikiler için tercih ve irade olmalı ki çabamız bir mana ifade etsin.Bu gün size Üsküdar Alaca minare camisi(tekkesi)şeyhlerinden ümmi bir zat olan Sadık Efendinin hikayesini yazmaya karar vermiştim.(Kabri Tekkenin karşısında olup vaktin sahibi diye anarlarda)Bu hikaye bir seyri süluk reçetesi olsa gerek.Karagümrük Dergahının şeyhlerinden İbrahim Fahreddin Efendi'nin tevafuken bir bakkaldan yaptığı alışveriş esnasında ,peynir sarmak için kullanacağı eski türkçe yazıyı merak ederek kurtardığı kağıtta yazılı olan bir hikaye ki Tosun Bayraktar'a el yazısı ile  Safer efendi nakletmiş ve  irfan hayatımıza girmiştir.İsmi SADIK EFENDİ'nin Hikayesi.Oldukça uzundu.sonra Aklı Meaş hz google size bu hususta daha süratle yardım eder düşüncesiyle metni yazmaktan vazgeçtim.Ancak,Bu şehirlerde ömür süren  Sadık Efendi'nin hep yaptığı hizmet olmuş.Yüksele yüksele Allah'a seyre vasıl olmuş.Bizede mübarekler nakletmişler.Gerçi Allah'da seyirle alakalı hiçkimse bir şeyler söyliyememiş.Belki söze gelecek tarafı olmadığı için.Gelelim sahtelerin bir adım önde olmasına.Boş tenekenin çok ses çıkartması bir fizik kuralı değilmi?.
****

Necla Çarpan diye bir hanımefendi ile tanışmıştım.25 yıl önce.Mevlana'dan Kansere Deva Vakfı isimli bir vakıf kurmuş ve maksadı,Hz.Mevlana'nın kendisine vermiş olduğu bir formül gereğince yılan zehirinden Kanser hastalığına ilaç geliştirmek amacında olduğunu,bu nedenle İzmir Efes'te(Selçuk)bir arazi edindiğini,bu arazide yılan yetiştirerek bu ilacı yapmak istediğini belirtmişti.O zamanlar,hanımefendi 70 yaşının üstünde idi.yaşayıp yaşamadığını bilemiyorum.Hz.Pir Mevlana'nın  ruhunun kendi bedeninde zaman zaman faal hale geldiğini,konuştuğunu söylemişti.Hatta Atatürk'ün ruhununda bedenine geldiğini ifade ederek,insanlara hitaben yazı yazdırdığını 1960 yıllarda ifade ettiğinde,hadisenin Adliyeye intikal ettiğini,mahkemenin bu yazı örnekleri ile Atatürk'ün yazılarının kriminal incelemesinde aynı olduğunun ortaya çıktığını bildirince ilk defa duyduğum bu hali hiç kimseye soramamıştım.Kıyamet ve Mehdi A.S zuhuru, Mehdinin özellikleri v.s hususunda Peygamber Efendimizden sadır olan hadisler içinde bir şey manidardı…Mehdi'nin Baba adı Abdullah,Anne adı Fatıma gibi bilgilerin yanında Efendimiz detaylara girdiğinde ,hadiseyi dinleyen sahabeler içinde saf bir sahabe bir müddet sonra Efendimiz'e sorar:"-Ya Resulallah !Siz tekrar mı dünyaya geleceksiniz?"Efendimiz bu suale karşı tebessümle sükut eder…Dörtyol'da "KIRKLARDAN"Murtaza Aziz efendi isimli bir zatın mezar taşında "Gelen Bir,Giden Bir,Kalan Bir.Bu bir gizli Sır.Tanı Hüda'yı"yazılıdır.İnsanlığın Manevi Yol göstericileri Acaba "Bir"in tekrarları mı?Tüm sayılar,birbirine eklenmiş "Bir" değilmi ?Metli Baba hazretlerine ait hitapları,hazretin dünyasını değiştirdikten sonraki tarihlerde alıp  kitaplaştıran ve adına "ÖLÜMSÜZLÜK"denen eseri ,sağolsunlar İzmir ekibi göndermişti.bir kez okudum.ikinciye başlamadım.Konuşan Cenab-ı Hak'mı?,Cenab-ı Peygamber mi?,Metli baba mı?hep karıştırır oldum.Utanmasam Hay babam'a soracağım ama alacağım cevabı kaldırabilirmiyim?onuda bilemiyorum.
Hayırlı Cumalar
******
Haybabam 17 yıl süren ihtişamlı İskenderun hayatından sonra 3 yıl devam eden ikinci Konya yaşantısı esnasında bir hadise anlatmıştı.Bu manevi yönü olan Zat'ların günlük hayata ilişkin tasarrufların içindeki seyirlerini anlatmak açısından manidardır.Metli Baba sultan'dan tefeyyüz eden 12 kişiden  biriside 2011 yılında vefat eden Hasan Gürler efendimiz idi.Süleyman Sırrı hazretlerine de uzun süre hizmet etmişti.Baba Sultan'ın ikinci Konya hayatında gerçekleşen bir yarım günün hikayesi.Yıl 60 lı yılların son çeyreği.Erbakan hoca,bağımsızlar harekatı olarak başlattığı siyasi mücadelede yapılacak seçim nedeniyle Konya'da o gün Miting yapacak.Türkiye'nin her tarafından insanlar gelmiş.Yer şu anda yer altına açılan  kuyumcular çarşısının üstündeki alan.
(Nakledenin ağzıyla:"-Öğleden önce Mevlana Efendimize bakan meydan hınca hınç dolu.Palis iki kordon halinde Konya Vilayet binasının önüne dizilmiş valilik binasını muhafaza ediyor..Bina yoldan iki üç merdiven yüksekte.Baktım Hasan Efendi,Binanın Mermer sütunlarından birisine üzerindeki gündelik kıyafetleri ile (ayakta mes,başında takke)dayanmış miting alanına bakıyor.Ancak taaccübüme giden şu ki polis vilayet binasına kimsenin geçmesine müsaade etmediği halde bu adama karışmıyor.Görmemesi mümkün değil.Polis kordonunun hemen arkasında.İçimdeki  nefisle başladım mücadeleye.Bu adama evliya diyorlar, madem öyle, bende polislerin arasından geçip Hasan Efendinin yanına gideyim.bana da polisler karışmasın!bu düşünce ile yürüyüp polislerin arasından serbestçe geçtim Hasan Efendi'nin arkasından miting alanını seyre başladım.Erbakan ,Necip Fazıl v.s sırasıyla konuştular.Öğle namazı vakti geçti.Miting devam ediyor.Hasan Efendi'de ses seda yok.İkindi vakti girdiğinden miting bitti
Hasan Efendi hareket ederek:"-Haydi gidiyoruz "dedi.Vardık bir camiye önce Öğleyi kaza edelim dedi ibadetimizi tamamladıktan sonra şu sözü ilave etti:"-63 vilayet içinde (o zaman demekki vilayet sayısı 63 imiş)YALNIZ KENDİSİ KAZANACAK.ÇOĞALACAK.AZALACAK.BATACAK.TEKRAR ÇIKACAK.BAYRAĞI BURCA ONDAN SONRA GELENLER DİKECEK.

50 yılın Anotomisi.E RBAKAN o seçim zamanında,Bağımsızlar hareketi neticesi sadece kendisi seçildi.Sonraki seçimde 48 milletvekili oldular.Sonra 24 milletvekiline düştüler.Sonra sıfırlandılar.Sonra Tekrar siyaset sahnesine çıktılar.Taaccüp edilen şu ki: Cenab-ı Hakk 'ın yazdığı bu seneryoyu okuyanlar mevcut.Ehline söylüyorlar.Susuyorlar.İzliyorlar.Ama figuranlar kaygı,telaş,ben yaparım,ben daha iyiyim.ehilim v.s v.s diyerek birbirlerini yiyorlar.Ülen,kalem yazmış mürekkebi bile kurumuş.Cenab-ı Peygamber Dünya için "Müminin zindanı"dedi."Kulların Zindanı" demedi ki.Bu hadisi tefekkür etseler ve Müsebbibül Esbab'a yaslansalar ne kadar rahat edilecek değil mi?Hayırlı cumalar.Fikri Baba'nın resmi güzel yakışmış.Ellerinize sağlık


İskenderun Mevlana Vakfı başkanı Av. Şemseddin Keser
ocak-şubat 2015

1 yorum:

  1. günümüzde yolun büyüğü, şeyhi, dedesi kimdir ki intisap idelüm..? selam ve muhabbetle..

    YanıtlaSil