15 Mayıs 2021 Cumartesi

TASAVVUFDA SORU SORMAK

Edep bahsinde bir kural vardır:"Bir kişinin kendisinden daha küçük, daha güçsüz biri ile mücadeleye girmesi, o kişinin acziyetini gösterir. Bir kişinin kendi dengiyle mücadeleye girişmesi ise su-i edeptir(edep dışıdır). Bir kişinin kendinden daha kuvvetli birisiyle mücadeleye girmesi ise pişmanlıktır" Tasavvufta yasa hükmü olan bir kural vardır:"Her geceyi kadir, her gördüğünü Hızır bil"Edebe riayet gerekir.İmtihan etmek, ancak öğreticinin hakkıdır.Bir kişi iddia sahibi olursa, imtihana tabi tutulur.Soru öğrenmek için sorulur.Kişiyi tartmak veya münakaşa yapmak için değil. Alıcıya vermek, itiraza ise sükut gerekir. Mesnevi-i şerifde Hz. Lokman ile Davut(a.s) kıssası anlatılmıştır. Zırhı hiç görmemiş Lokman,Davud'un huzuruna girdiğinde hazret-i Davud zırh örmektedir.Lokman, acaba yaptığı iş nedir? diye sorsam mı sormasam mı diye içinden geçirir sonra sükut etmeye karar verir. Davut peygamber işi bitirince yaptığı zırhı üzerine giyer ve bu zırhtır der. Lokman, sükutu ile cevabı almıştır.Tasavvuf yolunda ilerleyen salike merak ettiği hususular sabırla önüne gelir ve görerek cevabını bellemiş olur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder