29 Mart 2016 Salı

POST UÇURAN(YÜRÜTEN)NURETTİN EFENDİ

Bu zat,AZİZİMİN annesinin şeyhi olup nakşi meşreplidir.Kayseri Pınarbaşı'da ikamet etmiştir.Konya Delibaş isyanı,Dersim isyanı,İskilipli Atıf hoca v.s hadisesi nedeniyle Cumhuriyet sonrası ,bu zatında rejim için tehlike olabileceği Vilayete bildirilir ve hal edilmesi istenir.Hazret,Pınarbaşı ilçesinde iki katlı bir konakta ikamet etmekte,evin alt katında ikamet ederken,üst kat ise dervişanla sohbet ve zikir için kullanılmaktadır.Haftanın hangi günü ise o gün zikir bitmiş çay içilmektedir.Jandarma,konağın etrafını sarmıştır.Hazret,çay içen dervişlere "halinizi hiç bozmayın çay içmeye devam edin "ikazını yapmıştır.Jandarmanın rütbelisi olan bir Yüzbaşı,bir teğmen ve bir astsubay,yanlarında getirdikleri merdivenle konağın ikinci katına binanın üç tarafındaki pencerelere merdiven uzatıp tırmanırlar.Pencerede perde olmadığı gibi ,pencere kilidi de yoktur.Pencere kanadını İtince  açılmıştır  ve içeri girerler.Dervişan çay içmektedirler ve hiç telaş göstermezler.Nurettin Efendi "Hoşgeldiniz.Çay içermisiniz?"diye gayet mülayim soru sorar.Yüzbaşı asabi bir şekilde:"Efendi sen oturduğun postun altına Kur'an koyup insanları niçin kandırıyorsun!"diye hiddetli bir sual sorar.Belki bu hususta Yüzbaşı ,hazreti insanlar nazarında aşağılamak isteği ile bu sözü söyleş de olabilir.Hazret:"Olur mu evladım"der posttan kalkar yan tarafa oturur.Post hareket etmeye ,ve içeri giren askere doğru yürümeye başlayınca Yüzbaşı,teğmen ve ast subay korku ile tırmandıkları merdivenlerden aşağıya doğru inerler.Halkın haberi olmuştur,merak içerisinde konak etrafında beklemektedir.Yüzbaşı askerlere hitaben ,Tamam ,dönüyoruz derler ve giderler.Bu hadiseden dolayı ,Post uçuran Nurettin Efendi'nin şöhreti biraz daha artıp dervişanı çoğalır.AZİZİM nakletmişti:Babam kayseri Devlet hastanesinde eczacı idi.Ehli şeriat birisi,geceleyin kalkar kuranını okur,sabah namazına kadar uyumazdı.Annem ise Nurettin Efendiye bağlı idi.Bir ay bizim evimizde kalırdı.Ben beş yahut altı yaşında idim.gideceği günü hatırlıyorum.Benim başımı okşarken Babama bir teklifte bulundu:"Ali Efendi.artık gelmeyeceğim.sizin için değilde şu çocuk için bir istekte bulunacağım.İlçeden geçen Sivas karayoluna cepheli 500 dönümlük bir tarlanın sahibini sende tanırsın.Çocuklarını evlendirmek amacıyla bu araziyi satacak.memuriyetten istifa et.Bu araziyi satın al.Oraya bir han yap.Hayvan ahırı kur.Kayseride şehir içinde hayvan beslemeyi yasaklıyacaklar.Bu amaçla gelen araçlar burada kalır.Sen bu tesise bir idareci bulursun sana çok gelir getirecek bir iş olur"dedi ve gitti.Gerçekten de bu tarihten sonra gelmedi.Bekaya teşrif etti.Belirtilen arazinin sahibi,yerini satma teklifi ile babama geldi.Ödeme hususunda çok imkan tanıyacağını belirtmesine rağmen babam,memuriyetten istifa etmeyi ve bu araziyi satın almayı kabul etmedi.Arazi sahibi bir başkasına daha sonra bu araziyi üç katı fiatla sattı.Babam söz tutmamıştı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder