5 Ağustos 2015 Çarşamba

MEHMET METLİ DEDE


MEHMET METLİ DEDE


ZATI HAK NURİ KEMALİ MUHAMMETTİR AYAN
SIRRI MARİFETULLAH CEMÂLİ MUHAMMETDİR BEYAN
FEYZİ HAK NURİ MUHAMMETTEN TECELLİ OLUPDUR HİKMETDEN
BU KEMALİ ANLAYAN MARİFETULLAHDA ZÜMREYİ İRFAN
NURİ MUHAMMET SIFATULLAHDA OLUPDUR ZATI HAK
ZATU SIFATULLAHDA TEVHİT OLUPDUR MUTLAK
SEN ANA ÜMMET OLURSAN SIRRI KEMALULLAHA BAK
KALBİNE NURİ İMAN DOLAR MUHAMMET SEVGİSİNDEN MUTLAK
CANI GÖNÜLDEN SEV PEYGAMBERİ SITKILE EYLE İMAN
KUDRETULLAH AKIL VERMİŞ HAKİKATA ETME GÜMAN
NURİ ZATI MUHAMMETTİR .SIFATULLAHTIR REHBERİ
EF’ALİ KEMAULLAHDIR SIRRI MARİFETULLAHDA HÜNERİ
HİDAYET YOLU BUNDADIR. SITKILE SEV PEYGAMBERİ
SITKILE SEVENLER PEYGAMBERİ NURİ HİDAYETTİR REHBERİ
EHLİ KÂMİL OLMAK İSTERSEN SEN HEMAN
EHLİ BEYTE KURBAN OL CANI GÖNÜLDEN SEV AYAN
ANLARI SEVEN KİMSELER HAKKA YAKINDIR Bİ GÜMAN
CANİ GÖNÜLDEN SEVENLER ÜMMET OLMUŞTUR AYAN
DOSTUNA DOST OL DÜŞMANINDAN OL IRAK
EHLİ BEYTİ SEVMEK İLMİLE DÜNDE BUDUR HAK
EHLİ BEYTE MUHİB OL ANLAR EVLADI MUSTAFADIR
KİM EHLİ BEYTİ SEVMEZ İSE TAATLARI HEBADIR
NURUNDAN HEM YOLUNDAN GELEN HEM EHLİ RESULDUR
EHLİ BEYTE BAĞLANMAK YÜZÜ AK KALBİ NURDUR
AYNI MUHAMMET ZATIDIR SIFATULLAHIN NURUNDAN Bİ GÜMAN
SIFATULLAHDAN TECELLİ ZATINA MÜNZELDİR KUR’AN
MAAZİ KUR’AN TECELLİ ZATINDAN OLMUŞTUR AYAN
LEVHİ MAHFUZDUR ZATI SIFATULLAH NURUNDA Bİ GÜMAN
HAK KEMALİN İZHAR EDER MÜKEVVENATA AYAN
ZATULLAHDAN TECELLİ VAHYEN MÜNZELDİR KUR’AN
TEVRAT ZEBUR İNCİL ZAMANINDA ETTİ AHKAM
KUR’AN MÜNZEL OLUNCA ANLARDAN FES OLDU AHKAM
KURAN HAKKI İÇİN NURİ MUHAMET ZİYA ETMİŞTİR HEMAN
MANAYI LATAFETİ FESAHAT BELAGATİ İLE OLDU AYAN
TÛLU ETTİ ALEME SIRRI EKBERİN NURU
SIRRI MARİFETDEN GÖSTERDİ ÜMMETİNE DOĞRU YOLU
NURU MUHAMMET OLMUŞTUR ÜMMETİ MUHAMMET REHBERİ
GAYRİ REHBER ARAMA HAZRETİ MUHAMMETTİR ÜMMETİN REHBERİ
MAZHARI TAM BİR GÜNEŞTİR PARLAYIP TÛLU ETTİ CİHANA
SEN REHBERİ BULMUŞ İKEN HAK TEVHİDİNDE ETME BAHANE
GAYRİ MÜRŞİD YOK DURUR NURİ MUHAMMET GELDİ CİHANA
EHLİ BEYİT EVLADI RASÜLDÜR ANLARI SEVMEK İÇİN GELDİK CİHANA

HAK SEVGİSİ İLE ERİŞİR NURİ İMAN VARINA
SEVMEK İLE ERİŞİRSİN HER DAİM SIRRI EKBER DARINA
MUHAMMET FİKRİ GARİP MET EDER EHLİBEYTİ
ANLARI SEVMEK HEM RESULULLAH SÜNNETİ
ANLARI SEVENLER CİHAN İÇRE BULUR ÂLİ DEVLETİ
DEVLETİ İKBAL OLUR HEM ARTAR NANÜ NİĞMETİ


DAREYN İÇRE BULUR HEM ÂLİ DEVLETİ
CENNET İÇRE MAKAMI DERACAT ALİYEDİR RİF’ATI

HAK CEMALİN GÖSTERİR DAİM OLUR ŞÖHRETİ
CENNETÜL BAKİDE İKRAM OLUNUR HAKIN BÜYÜK NİĞMETİ



MEVLEVİ MÜRŞİDİ KUTBUL ARİFİN VE GAVSI AZAM MUHAMMED FİKRİ METLİ

****************

Efendim selamlarla, bugün küçük Kabe olduğuna inandığım Konya’dan yazmak istiyoruz..
Geçen yıl, aralık ayı ilk haftası aniden bir Konya daveti almıştık ..Giderken Dost-u Ali mi aramıştım, orada neler yapayım diyerek.. Bendenize selam ısmarladı…Ve orada Muhammedi Fikri Metli Dede vardır.. O’nun da kabrini ziyaret ediniz ve selamlarımızı iletiniz dedi..

Bizler yola çıktık.. Bu ilahi turizm de otobüs dolmadığı için, tesadüfen davet edilen bizler, meğer ne bahtlıymışız sonradan anladık tabii.. Otobüs mevlevi sufileri ile doluydu ve başlarında bir Mevlevi Dede Efendi vardı.. Tur rehberimiz ise bir mevlevi sufi bayandı..

Dost u Alimin gitmemi istediği Metli Dedeyi sordum..Gülümsediler..Metli Dede, zaten bizim tur rehberi hanımımızın ilk mürşidi değil miymiş?”

Yarın ilk önce Şems Hz lerini, daha sonra da Metli dedeyi ziyaret edeceğiz “dediler..
Çok şaşırdık tabii..Üzerimde emeği olduğuna inandığım bu “ZAT-ı A’Lİ RUH “u yazmadan ve O’na teşekkür etmeden geçemezdim..

Sabah mevlevi hanımların grubunun peşine takılarak kabristanlıkta kendilerini ziyaret ettik.. Öğrencileri kabrin başında derslerini yaptılar.. Dualar edildi.. Ben onlardan biraz mesafeli, bir kabir taşında oturmuş etrafı seyrediyordum..

Bir beyaz güvercin gördüm.. Öyle duru beyaz bir güvercin.. Hiç kıpırdamadan bizlere bakıyordu. Tevazu ile yol kenarına, yere konmuştu.. Güvercini benden başka kimseler görmüyordu.. Çünkü ben grubun sonundaydım ve yüksekçe bir yerde oturuyordum.. Güvercin de hanımların zikrine eşlik ediyor başını öne arkaya sallıyordu.. Kardeşime işaret ettim o da sessizce O’nu kameraya çekti..Çok hoş ve zarif bir ZAMAN dı...
.....................................................
Daha sonra ilahi tur rehberimiz, Metli Dede nin öğrencisi olan bu hanımla sohbet ettik..Metli Dedeyi bize anlatmasını rica ettik..

Mehmet Fikri Metli Dede nin en büyük özelliği dolabının olmasıymış.. Gelenlerden istediklerini bu dolaba sokar ,kendi tayin ettiği müddet zarfında orada kapalı bekletirmiş.. Dolaptan çıkardığı kişiler belli zaman içinde doğuşlar yaşarlarmış.. Bu sayede çoğu hanım olmak üzere 650 kişi civarında öğrencisi, şiirler başta olmak üzere yazılar yazmaya başlamış..İşte bendenizde Konya’dan döndükten hemen sonra yazmaya başladım.. Hala da yazıp duruyorum ,ne yazdığımı henüz anlayamasak ta yazıyoruz işte..:)

İstedim ki Hz. Mevlana etkinlikleri başlamak üzere iken bu yazıyı yazayım ve bana sunulan bu güzel imkanı anlatayım.. Arzu edenler de böyle büyük bir ZAMAN ı ziyaret etsinler..

Bu yazıyı yazmaya karar verdiğim geçen hafta Metli Dede’nin kitabesini nasıl temin edeceğimi düşünüyordum ki; Manevi Babam Ali Öztaylan yazısını okuyan ,Konya’da oturan Emel Aydemir Hanım ve arkadaşı Binay Hanım, bana mail atarak Metli Dede’nin kabrinin yerini sordular..!! İşareti aldığım:) için yerini kolayca tarif ettim ve kendilerinden bu işi rica ettim. Bana resimler çekerek ve çok uzun olan kitabeyi baştan sona kaydederek yolladılar.. Kendilerinden Allah razı olsun inşallah ..

Metli Dedenin muhakkak bir bildiği vardır diyoruz ve hepinizi A’li selamlarla selamlıyoruz...Kendisinin ruhuna bir fatiha üç ihlas hediye okuyoruz ..Aminnnn...

Nur Cihan
5 . 11. 2008



*********



3 yıl sonra bu yazıyı için bir mail aldım ve şimdi onu okuyoruz….
Mevlana Vakfı banisi Necip Baba(Terzi Baba-YÜZBAŞIOĞLU

*Fikri Baba( Medli Baba-Seçlı Baba)K.S hazretleri ile alakalı yazınızı tevafukan okudum.Çok Teşekkür ederim.1994 yılında kurmuş olduğumuz İskenderun Mevlana Vakfı banisi Necip Baba(Terzi Baba-YÜZBAŞIOĞLU)"dan dinlemiştik.2,5 milyon ihvanı olan bir zattı.Yemen ve Kanal savaşlarına katıldığını, uzun saçlarının olduğunu anlatmıştı… Medli Baba hazretlerinin yetiştirdiklerinden Hasan GÜRLER efendimizi 1 yıl önce kaybetmiştik. Kabri ,hemen Fikri Baba"nın bir kaç adım ön tarafında.. Bugün Fikri Baba hazretlerini tanıyan pek az kimse kaldı.Yazınız için  tekrar teşekkür ederim….Yazınızda bulunan Mezartaşı Kitabesi'nin sahibi.Metli baba.
 Kur'anın yasak olduğu devirde güzel bir işaretle(ki bize anlatılmıştı)6666 adet Kur'an kitabını matbaada bastırıp Tüm Türkiye ye dağıttığını(Hz.Piri ziyarete gelenlere gizlice) ve hadisenin ortaya çıkması üzerine tutuklama istemi ile Adliyeye sevk edilip,duruşma esnasında duruşma idare eden Hakim beyefendinin başına elindeki Bostonunu uzatıp hafifçe değdirmesi akabinde haşin olan bu zatın çok mülayim bir hale geldiğini ve Medli Baba'yı serbest bıraktığı ifade edilmişti.Bu hareketin daha sonra manasını soranlara "Bostonumla Hakim efendinin başına temas ettirdiğimde Cenab-ı Hak onun beyninde iman şubesini açmıştı" şeklinde ifadesi mevcut.
***

6666 adet Kur'an kitabının basımı işinin öncesi şöyle idi:FİKRİ BABA hazretlerine 6666 adet Kur'an kitabının basım ve dağıtım işi kendisine Manada yahut aşikaren deruhte edildiğinde hazret düşünür:"Bu işin Maliyeti yekun arzeder.Mali imkanı hiç müsait değil".Bir akşam Kapı çalınır.Tanımadığı birisi kapıdan bir Bohça(şimdiki deyimle paket)uzatır.Nedir ?diye sorduğunda,kapıdaki zat hazreti haşlar ve gider.Baba efendi bohçayı açtığında içinin para ile dolu olduğunu görür.İşin mali kısmı halledilmiştir ama,Kur'anın bulundurulmasının yasak olduğu bir devirde bu işin basımını kim üstlenecek.

Vaktin Konya'sında 3 tane matbaa mevcuttur.İlk ikisi derhal reddederler.Çünkü matbaanın elden gitme tehlikesi var.Üçüncü matbaacı kendisisine uzatılan Paranın yekununa tamahan işi kabul eder.Anlaşırlar.Gece çalışacaklardır.Matbaanın bir cephesi ana caddeye,diğer cephesi ara sokağa açılmaktadır.Polis,cadde kapısından gelecek olursa arka kapıdan,sokak tarafındaki kapıdan gelecek olurlarsa cadde tarafından kaçacaklardır.Bu mihval üzerine basım işi kazasız belasız sonuçlanır.Dağıtım işine gelince ,Fikri Baba hazretleri dağıtımını yapacağı Kur'an nüshalarını gazete kağıdına sarar.Mevlana Efendimizi Ziyarete gelen ziyaretçiler arasında gözünün tuttuğu şahıslara yaklaşır.O kimsenin koltuğunun altına kitabı sıkıştırır yoluna devam eder.Kitabı alan şahıs Fikri Babayı tanıma fırsatını bulamaz.

Dağıtım işi nihayete yaklaştığında,İstihbarat elamanları Tüm Türkiyeye Kur'an kitabının bir şekilde bastırılıp dağıtıldığı hususunu tespitle Konya kaynaklı bu işin merkezine ulaşarak Fikri Babayı yakalayıp,Suç üstü hükümleri gereğince hemen adliyeye sevk ederler.Sonrası malumlarınızdır.Baba hazretlerinin elinin değdiği son nüsha bir yerde emanet.Fikri Baba ikliminden bugünlük bu kadar.



Üçler mezarlığının çapraz ucundaki zat.Mürşidimin mürşidi.Baba efendi dediğim Necip Baba (yaşı 82),Medli baba hazretlerinde temayüz eden 12 kişiden biri.Kendisi MEVLEVİ.Anne tarafından evladı Resul.Türkiye'deki tüm  ehli irfan tanır. En çok da Medli Baba(Fikri Baba)hazretlerini tanır.Hülasa Medli BABA ,halen Ruhumuzun Beslendiği kaynak.Kendisini tanıyanları tanımaktan haz duyarım.
Umarım sizlere yük olmuyorum.Ben güzel ve antika mobilya yapma kabiliyeti olanlara malzeme taşıyorum.....Selam ve dualarla.........((Av.Şemsettin KESER))12.6.2011
 *************

Merhaba,
              Fikri Baba'nın seyri sizin aynanızda başladığından devamı müyesser olsun dileğiyle.Malumuz Evliyaullah iki türlüdür.Bir kısmı şahıslardan alır.Bir kısmı hiçbir şey kabul etmez.İkisine de eyvallah.Alan şahsına almaz.İhtiyaç sahibine dağıtır.Ki bizler kimlerin gerçek ihtiyaçta olduğunu bilemeyeceğimiz için onlara veririz.Gerçi veren de onlar.Alan da onlar.Bu meyanda Fikri Baba hazretlerinin şu hadisesi nakledilmişti.
             Baba efendinin ziyaretine gelenler içinde hali vakti gayet iyi olan birisi,babanın oturduğu yatağın altına külliyetli bir para bırakır.Baba hiç dönüp iltifat etmez bile.Bir diğer ziyaretçi gündelik işlerden geçimini temin eden işçidir.Çok cüz'i bir para bırakır.Baba bu şahsa kendi aksanı ile"BEREKAAT VERSİN OĞLUM"der.Diğer adam kendisine söz le de olsa karşılık verilmemesinden buruk bir vaziyette Baba efendinin Ama(gözleri görmeyen) olan hanımına dert yanar:"Ana,ben külliyetli bir meblağ bıraktım.Bana yüz vermedi.ama adamın biri çok cüz'i bir para bıraktı ona iltifat etti.Sebebini sorsana?".Baba hazretlerinin hanımı daha sonra aldığı cevabı iletir:"Ülen !.o cüzi parayı getiren adamın üzerinde hiç emeğim yoktu.Onun için berekat versin dedim.Ama,diğeri öylemi?onun üzerindeki emeklerin neticesi Cenab-ı Hak onu fakirlikten aldı,şu,şu,şu işler sonucunda İstanbul'da tüccar oldu.Kimin malını kime veriyor?Benim malımı bana geri getirmiş"
Selamlar 
             Av.Şemsettin Keser
27.06.2012
***********************

Fikri Baba hazretlerinden tefeyyüz eden bir zattan dinlemiştim.Birisinden bahsederken "-O,solcuların evliyası idi"demişti....25 yıl önce bu kavramı duyduğumda kulaklarım dikeldi.Öyle ya Evliya sağcılar içinde olur.Boyu 1.80,iri yarı,göbeğine kadar sakallı olmalı o zamanki anlayıştı.Bu sözün bendeki garipliğini farkeden mübarek devam etti."Oğlum,onlar insan değil mi?onların da sohbete,irşada ihtiyaçları var.Cenab-ı Hak evliyasını o meşrepten gönderir.Onlarda siyasi çizgilerinin aynılığı nedeniyle o mübarekleri dinlerler.Hem sağcıların evliyalığına tayin edilmek için solculara evliyalık yapmak gerekiyormuş.İsmet İnönü'nün mevleviliğinden,Mustafa Kemal'in Rıfai'liğinden bahsettikten sonra ,bu şahıslarla değerlendirmem değişti.....Alemde kötü diye bir şey var mı?Hepsi onun takdiri.Ceza nedir dersen o da bizim takdirimizin sonucu....Tüm bunlardan ne anlaşılacak.(Affınıza sığınarak)..Hadiseler önce batında zuhur ettikten sonra zahirde bir takım sebebler tahtında zuhur edermiş.Zahirdeki idari yapılanmaya(Muhtar-Belediye Başkanı-emniyet müdürü-Kaymakam-vali-Başbakan-Cumhurbaşkanı)denk gelen Batındaki idari yapılanmayı duymuşmuydun? Babaefendi işlerinle alakalı  Ya zahirin gereğini yapacaksın veya Batının gereğini yapacaksın derdi.

*****
Eğitimde yüksek lisans bölümü iptal edilirse Mevlevilik son bulur.Hazreti Pir'in "Bel" evlatları görsel olarak  meydanda zahiren ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar.Ellerinden ve ayaklarından öpmek gerekir."Yol"evlatlarının bittiğini kim ifade edebilir.İnsan-ı Kamil'den tecelli eden Allah,kaybolur mu?Yol evladını görmek nasıl mümkün olabilir?Bu nasip meselesidir.İnsan kaybettiği nesneyi,yitirdiği yerde aramaya başlamalıdır.Metli Baba hazretleri Mevlevilik zincirindeki son halka idi.O halkada yetişenlerde bence aranmalıdır.Birde insanın sınıfı neyse(Kara-Deniz-Hava-Jandarma)kendi sınıfında mürşit aramalıdır.

***Kenan Rifai hazretleri'nin Samiha Ayverdi'ye dediği gibi(Yusufcuk kitabı):Devletlim ,evvela karşıma şu kainat kitabını açtın ve -Oku !dedin.....Nihayet yorgunluğuma acıdın ve gene bana dedin ki:-Kainat kitabını okumak uzun sürer;kendi kitabını oku!dedin.Bu çetin kitabı nasıl okurum diye düşünürken bir kere daha karşıma geldin ve :-Kendi kitabını okumak uzun sürer,beni oku!dedin.Seni mi ,Devletlim?Acaba bu cihanda seni okumuş kim vardır ki ben bu bahtiyarlar arasında sayılayım?(Yusufcuk-Kubbealtı neşriyat 4.baskı sh:5).
Merakı isteğe dönüşenlerle ilgilenmek lazım. 
*******

Masalınız içindir…bizatihi şahsını tanıdığım ama dünyadan göçmüş bir şahsiyetten dinlenenlerdir…Zatı muhterem Ereğlili Süleyman Çömlekçi efendi anlatmıştı:
Sülukum sırasında Kilis'te semercilik yapan 90 yaşlarında bir zata hizmetim gerekiyordu.Yanına varıp meramımı anlattığımda mübarek bir mesnev-i Şerif kitabını uzatarak :"-Al bunu oku,haftaya aynı gün gel ve bana anlat"dedi.ertesi hafta yanına varıp okuduklarımı anlattım.Ancak,yaptığı işten başını bile kaydırmayarak:"-Cık,cık"anlamında bir ses çıkartarak "Anlamamışsın" dedi. Ertesi hafta çok daha dikkatli bir şekilde okudum ve anlattımsa da yine aynı sonuç: "-Anlamamışsın".Bir kaç hafta bu şekilde devam eden sonuç üzerine söz aldım: "-Efendim,anlayabilmem için nasıl okumam lazım?"dedim.Bana," -Oğlum,Kur'an-ı Kerim'i nasıl okuyorsun! abdest alacaksın,kıbleye karşı diz çökerek okuyacaksın.Mesnev-i Şerif'te öyle okunur"demesi üzerine bu tarife uygun okumalarım başladı.Belirlenen gün yine dükkanına gittim ve bana "-Anlat" dedi.Ben anlatmak için geniş bir nefes aldım,ancak içim içime sığmıyordu,Kalbim çarpar bir şekilde ağzımdan kelime çıkmıyordu. Yaşadığım bu hal kaç dakika sürmüşse efendi söz aldı: "Eveet.şimdi anlamaya başlamışsın" dedi.
 ***
Söz konusu zat,Konya-Ereğli'deki evinin bahçesinde bulunan küçük bir kulube içinde muhafaza ettiği alet ve edavatı göstererek en iyi rebabın ağacının gül ağacından,derisinin sazan balığı derisinden yapıldığını ifade ile bir tane bizim için yapıp vakfa hediye edeceğini söyle di ise de ömür vefa etmedi.Ruhu şad olsun
***
Fotör şapka giyerek dolaşırdı.şapka ile alakalı olarak:"-Ülen! bu şapkada ne varki.Tren yolculuğunda abdeste sıkıştığında ihtiyacını giderir tren penceresinden dışarı atarsın"sözündeki manayı kaç kişi anlamıştır.
 ***
Yine aynı zattan nakildir.Askerliğini Kilis'te yapmıştır.Hafta sonları çarşı izni mevcut olduğundan çarşıya çıkar ve vaktini Kiliste bulunan Vakıf Efendi dergahında geçirir.Aynı koğuşta birlikte kaldıkları bir hemşerisi kendisinden ısrarla gittiği yere onuda götürmesini ister.Bir ,üç,beş sonunda bir şartla kabul ederim der:Karışmayacaksın,Konuşmayacaksın,ne verirlerse Yutacaksın,ne derlerse Tutacaksın.arkadaşı Peki der ve o hafta sonu Vakıf Efendi'nin dergahına varırlar. Günlerden Ramazan'dır oruç tutmaktadırlar. Mübareğin huzuruna çıkarlar sessiz bir şekilde huzurda otururlar. Vakıf Efendi kendisine hizmet eden dervişini çağırarak misafirlerine iki kahve yapmasını söyler. Kahveler gelir.Süleyman efendinin tereddütsüz kahveyi içmeye başladığını gören arkadaşıda naçar verdiği söz nedeniyle kahvesini içer. Sessiz ve sözsüz 1 saatlik oturmadan sonra müsade verilir ve çıkarlar. Bölük koğuşunda o gece bir olay ceryan eder:Arkadaşı gecenin bir saatinde uykuda bağırmaya başlar: Ne diyeceğim?ne diyeceğim?.Sesin şiddetinden tüm koğuş uyanır,Nöbetçi astsubay gelir ama bir türlü uykudan uyandıramazlar.Bir müddet sonra uykudaki kişinin ifadeleri değişir:Yine uykulu vaziyette "-Çıkmam buradan,Çıkmam buradan"diye uzunca bir süre devam ettikten sonra kendine gelir.Süleyman Efendi sorar:"-Lan bu ne hal!Sabaha kadar şöyle şöyle söyledin .Hayırdır ne rüya görüyordun?Arkadaşı başlar anlatmaya: Rüyamda kıyamet kopmuş sırat köprüsü kurulmuştur. Köprünün başındaki masada 3 kişi oturmaktadır.Tüm insanlar tek sıra halinde kuyruk olmuşlar bende kuyruğun en sonundayım. sırası gelene masadakiler bir şey soruyorlar.verilen cevaba göre yan cennete yahut cehennemi gösteriyorlar. Bu telaş esnasında masadakilerin sorularına verilecek cevabı merak ettiğimden "-Ne diyeceğim, Ne diyeceğim"diye söyleniyordum.Nihayet sıra bana geldi.Masadaki üç zattan ortadaki bana soru sordu:-"Vakıf Efendiyi tanıyor musun?" Ben de "-Efendim bir kahve içmişliğim var"demem üzerine bana cennetin yolu gösterildi.Cennete girdim.istediğim her şey vardı.işte bu zaman gördüğüm o güzellikler nedeniyle bağırıyordum:-"Ben burdan çıkmam"
hayırlı cumalar

Av.Şemsettin Keser 
*****
Ve bir yıl sonra yeni bir mail geldi..şimdi de onu okuyoruz..yanlız bu özel hediyeli.. bir fotoğraf da var ve teşekkürlerJ

1. MEKTUP..sayın Nur Hanım yazınızı okudum ve güncellediğiniz için size teşekkür ederim. bendeniz  Ankara' da ikamet etmekteyim ve yaşım ise 55, bu yazdıklarınızı bizzat yaşayan insanlardan birisiyim.  o zaman 12-13 yaşlarında idim ve annemle birlikte bir kaç kez Konya'ya gittik ve zatı muhteremi görmemiz nasip oldu ve ve sizin dolap olarak yazdığınızın içine bir kaç kez girdiğimiz oldu… ve ayrıca rahmetli Metli Baba diyorum çünkü Baba olarak yüzüne de -gıyabında da öyle anılırdı.

bir odası vardı, tavana kadar Kuran-ı Kerim doluydu.. gelenlere ücretsiz olarak dağıtırdı ve bende bu Kuran-ı Kerimden bir küçük ve orta boy Kur2an hediye aldım. Allah kendisinden razı olsun rahmet etsin. Metli Babanın eşi ama idi.. iki gözü de görmüyordu ama, iki gözü görenlerden daha iki hareket ediyordu hiç unutamam. ayrıca sizin Metli Babanın yazdığı yazıyı kendi sesinden dinleyenlerden biriyim. Ankara’da hidayet amcamız vardı o zaman.. makaralı teyiple sesini almıştı.. toplantılarda hep acar dinlerdik.

 bende  Metli Babanın bir fotoğrafı da bulunmaktadır. eğer lazım olursa size gönderebilirim. orjinaldir…  Ankara’da aynı yoldan giden ve kısa bir süre önce vefat eden Enver ALPASLAN benim eniştem olur o da nur içinde yatsın. neyse hatırladığım kadarı ile yazacaklarım bu kadar bilgi mahiyetindedir, bu yoldan gelenlere selam olsun Allaha emanet olun.

2.MEKTUP..Sayın Nur Hanım önceki yazdığım satırlarda hatırladığım kadarı ile yazmaya çalışacağım.. Rahmetli Medli  Baba nur yüzlü ,heybetli , saçları uzundu..  fotoğrafını da gönderiyorum.. uzun sakallı ve sakalını ikiye ayırılmış şekilde idi. ..az konuşur ve konuştuğundan çevresindekiler düşünüp bir şeyler çıkarırlar ve de genelde dedikleri olurdu.

sizin ısrarla dolap olarak nitelendirdiğiniz nesne; dolaba benzer, küçük bir oda diyebiliriz.. yani 4 metre kare kadar, ahşap ikiye açılır kapısı ve içeride yerde halı veya kilime benzer sergi penceresi yok, kapısı kapatılınca göz güzü görmez ve oraya halvet deniliyor…yani oraya herkes  alınmaz.. o zaman nasıl zuhur eder.. baba ne zaman uygun görürse , yanındaki müritlerini oraya sokar ve zikir yaptırırdı… kendisi ise dışarda bir somyası var orada oturur, zikri  dışardan kontrol eder ve yönlendirirdi… yani dışardan:” oku oğlum, kızım “gibi söylenirdi..

burada dikkat ve hayret edilecek bir durum vardı.. o da şudur.. halvete yani (dolap)… ne kadar kişi girer o küçük  yere tahmin edin… ama o zaman girerler ,bir türlü dolmaz.. bu durum benim o küçük yaşta bile dikkatimi çekmişti. Ayrıca ziyaretine gelen misafirleri hem halktan hem müritlerinden (ihvan) hem de devlet adamlarından gelenleri de çoktu. o zamanın devlet adamlarını hatırlanırsa hemen hemen hepsi gelmişler. huzuru hiç boş kalmaz, konuşmaları hep hikmetlidir ve boş konuşmaz.. zengin olmadığı gibi getirilen yiyecek ve giyecekleri kabul etmez.. yoksul müritlerine ve komşularına ve  de gelen misafirler le paylaşırdı. bendeniz bunları kendi gözlemlerimle gördüğüm için yazıyorum.


bir rivayete göre bir cuma günü Türkiye’den o zaman hacca gidenler ,Medli Babayı hacda görenler olmuş.. fakat kendisi burada iken  yani. evi tek katlı gecekondu ve yan yana dizelenmiş odaları vardı uzak yoldan gelen ziyaretcileri burada ağırlarlardı. bu işler içinde Allah rızası için yardım eden müritleri bulunuyordu. ..hiç bir zaman maddi bir beklentisi olmamıştır, yani kimseden hiç bir şey istemez geleni de paylaşırdı. gelen ziyaretçileri O’ndan bir şey beklemezse; O, sadece gelenlerin içinden geçenleri okur gibi yol gösterir, dua eder, sırtları sıvazlar, hoş sohbet ederdi…her konuşmasında eksiksiz ve anmadığı zaman olmamıştır  ki hep Allah ve Muhammed isimleri hiç eksik olmazdı… ancak bu kadarını hatırlayabiliyorum çünkü 40 yılı aşkın bir zaman geçmiş ekte de fotoğrafını gönderdim kalın.. sağlıcakla Allaha emanet olun okuyanlarda dua etsin…. duaya ihtiyacımız var.

Medli  Babadan bir dörtlük

Başımda iki gözlerim 
Lisanımda tatlı sözlerim
Kalbimde sizi özlerim 
Benim çifte kızlarım      
( bu dörtlük rahmetli teyzem türkan alpaslan ve annem emine bakar için söylemiştir )

İLHAN BAKAR/ANKARA
24-25 haziran 2012
****
*****



6 yorum:

  1. ömrünüz uzun himmetiniz bol olsun efendim amin

    YanıtlaSil
  2. Adresini atabilirmisiniz yunushaytaoglu@hotmail.com

    YanıtlaSil
  3. Metli dede dedelerin dedesidir ondan şerbetlenmek büyük bir onurdur hazretlerini yaşatan bu sayfa için sizlere çok teşekkür ederiz

    YanıtlaSil
  4. Adres nerede bu yer konyanin

    YanıtlaSil
  5. Arşivde fotoğraf video ses kaydı bulunanlar bana yollayabilir mi ?

    YanıtlaSil
  6. Mevlevi medli babamın fotoğrafı.Mevlevi kamil babamın evinde mevcuttu himmeti üzerimizde olsun İZMİRDEN Sevgiler.

    YanıtlaSil