22 Şubat 2020 Cumartesi

TARİHE NOTLAR:HACI ÖMER SABANCI

İskenderun'da yaşayan şehrin çınarlarından Doktor Yücel Yalçın anlatmıştı:Sabancılarla akrabalığımız Kayseri akçakale köyündendir. Hunat Hatun bu köyü bizim atalarımıza yurt olarak tahsis etmiş. Küçük çocuk iken ana babasını kaybeden Muzaffer Yıldırım isimli çocuğu babam ve annem evlatlık olarak yetiştirmişti. Muzaffer'e ağabey derdim. Adana'da kendisi bir fabrikada çalışırken torna tezgahının kayışına sol kolunu kaptırır ve kolunun bilekten aşağısı kesilmek durumunda kalır. Hacı Ömer Sabancı bu çocuğa protez taktırmak için Almanya/ya götürür. Bir dağın altına ortopedi hastahanesi inşa eden alman hastanesinde, Muzaffer'in sağ koluna protez taktırır. İki elini uzattığında sağlam kol ile protez kol birbirinden ayrılmayacak derecede mükemmeldir. Kendi altı oğlundan ayırmayacak derecede o çocuğa ihtimam gösterir. Basma kumaşı imal eden fabrikasında üst seviyede görev verir. Hatta İstanbul'da kurmuş olduğu Akbank da hissedar yapar. Ben tıp fakültesinde iken bir gün Adana'daki evimize geldiğimde Muzaffer abiyi bizim eve uğramayınca anama sorarım. Anam der ki:Muzaffer abin, kız kardeşine evlenmek için talip oldu ama ablan kabul etmedi deyince ablamın yanına vardım:Ablacığım eğer Muzafffer'i istememenin nedeni boyu, bosu, bıyığı, rengi ise sana diyecek bir şeyim yok.Ama bir kolu protez diye kabul etmiyorsan bende senin diğer kolunu keseceğim derim. Sonrasında ablam razı olur. Ablam ile Muzaffer'in düğünü o kadar kalabalık olmuş ki "Hacı Ömer'in cenazesinde bile bu kadar kalabalık yoktu" dediler. Çok mutlu bir evlilik sürdüler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder