25 Mayıs 2016 Çarşamba

YIKILAN BEDEN EVİNİNİ HİKAYESİ

"Neden değerli ve aziz ömrün varını,yoğunu nefis hırsızı çalıp götürüyor da,hayat kervanında yol alanlardan hiç bir ses çıkmıyor?Neden senin ömrünü çalan ,seni Hakk'dan habersiz bırakan uykuya ve nefis hırsızına incinmiyorsun ve kızmıyorsun da ,sana doğru yolu haber veren,gösteren dosta inciniyorsun,kızıyorsun?
Seni kıran,seni inciten senin şeyhindir.Sana öğüt verendir.Dünya sevgisi,su üstüne yapılan resme benzer.Kararı yoktur geçer gider.
Birisi durmadan içinde oturduğu eve gizlice:"Ey ev,sakın yıkılma,eğer yıkılacaksan bana haber ver"diyordu.Bir gece ev birdenbire yıkıldı.Adam ne dedi bilirmisin?Dedi ki:"Ey ev,bunca zamandır sana söylediğim sözler,vasiyetler ne oldu?sözlerim sana hiç tesir etmedi mi?Yıkılmadan önce bana haber ver,çoluğumla çocuğumla kaçmak için çare bulayıl,demedim miydi?Ey ev bir habercik bile vermedin.Bu vefasızlık değilmidir?İkimizde senelerce beraber yaşamadık mı?Bunca yıllık dostluk,bunca yıllık sohbetler ne oldu?İnsafsızca başıma çöktün,yıkıldın da beni çoluk çocuğumla perişan bir halde,ağlar inler vaziyette bıraktın"Ev dile geldi ve dedi ki:Gece gündüz kaç kere ,ama kaç kere sana haber verdim.O tarafta,bu tarafta nice çöküntüler yıkıntılar oldu.Gücüm kuvvetim kalmadı.aklını başına al,vakit geldi çökeceğim"diye ağzımı açtım.Durumumu sana açıkça haber verdim.Sense çatlayan,ağız gibi aılan yerime ,öfke ile balçık sıvamaktaydın.Duvarlarım baştan başa deliklerle doldu.Sen o delikleri balçıkla sıvadın.Nerde ağzımı açtımsa ,sen ağzımı kapattın,bırakmadın ki söyleyeyim,ne diyeyim sana ey mimarbaşı"
Bu anlatılan ev,beden evidir.Bunu böyle bil.Ağrılar,sızılar  çöküntüleri,çatlakları göstermektedir.Ey hasta bedende hasıl olan ağrı ve sızı deliklerini sen ilaçla sıvamaktasın.O ilaç ,o macun samanlı balçığa benzer.sen durmadan çatlakları macunla ilaçla sıvamaya çalış.Senin bedeninde hal dili ile ağznı açar söylemeye başlar:"Ben gittim,fakat hekim gelir onun ağzını kapatmaya çalışır,bedeni söyletmez.Mahmurluğu,sersemliği,ölüm şarabından bil.Menekşe şarabını,nar şarabını bırak.ölüm şarabı sana yeter.Pişman oluş,Allaha yöneliş şarabını iç,Hakk'ın sevgi ekmeğini ye,tövbeyi macun yap,günahın açtığı yaralara sür.İstiğfar gıdası ile gıdalan.Gönlünün,dinin nabzını tut.,bak bakalım nasılsın?bir kerecikte ibadet şişesini gözden geçir,manevi hastalığının ne olduğunu anlamaya çalış.Aklını başına al da Allah'a sığın ,ona doğru kaç.Çünkü abı hayat ondadır.Her nefeste ondan aman dile."
Divan-ı Kebir)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder