PEYGAMBERİMİZİ DOĞRU ANLAMAK
Peygamber (sav) deyince ilk aklınıza gelen nedir?
Sakal bırakmak, sarık
sarmak, cübbe giymek, oturarak yemek yemek, misvak kullanmak ya da namazın
sünnetleri, Öyle değil mi? Biz peygamberin sakal-ı şerifini, hırka-i saadetini,
şemail-i şerifini öne çıkardık. Yeryüzünü, gökyüzünü mucizât-ı ahmediyye ile
doldurduk. Lakin onun risaletini, getirdiği ölümsüz ilkeleri göz ardı ettik.
İnsanlar hırkasını ziyaret için birbirlerini çiğniyor. Lakin onun Kur’an’ı
uygulama metoduna, sünnet-i seniyyesine, sırtlarını dönüyorlar. Hz. Aişe
annemize iftira atan, sonrada öldükten sonra peygamberin gömleği ile
kefenlenmeyi vasiyet eden Abdullah b. Ubeyy’e halimiz ne kadar da benziyor.
İslamı bin bir hurafe ve iftira ile dolduruyoruz, sonra da onun sakalını öperek
paçayı kurtarmaya çalışıyoruz.
Oysa O peygamber olmadan önce de sakallıydı. Kıyafetlerinin
Ebu Cehil’in, Ebu Süfyan’ınkinden pek bir farkı yoktu. O, Allah şekillerinize
bakmaz, amellerinize, kalbinize bakar diyordu. O temiz ve güzel giyinmeyi
severdi. Temizlik imandan gelir derdi. Yeni bir elbise giydiğinde sevinir ve
şükrederdi. Güzel kokular, parfümler kullanırdı. Misafiri geldiğinde en güzel elbisesini
giyerdi. O misvak kullanmayı değil, dişleri temizlemeyi emrederdi.. O bugün burada olsaydı, en
kaliteli elektrikli fırçayı ve macunu kullanırdı. Herhalde lokantada üç
parmakla, kaşık, bıçak kullanmadan yere bağdaş kurup, oturarak yemek yemezdi.
Yolculuk yapacağı zaman getirin devemi, merkebimi demezdi. Onu anlamak için insanları asr-ı saadet’e
götüremezsiniz. Ya ne yaparsınız? Onu bu çağa taşırsınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder