EVLİYANIN HER ZAMAN HALLERİ AYNI DEĞİLDİR
EVLİYANIN HER ANI AYNI DEĞİLDİR. VELİ, BİR DALGA HALİNDE, BİR ŞİMŞEK AYDINLIĞINDA GERÇEKLERİ GÖRÜR.
Şeyh Ebül Hasan Harakani hazretleri bir gece :"Falan meydanda gece savaşı yapılıyor, şu kadar kişi öldü, şu kadar kişi yaralandı" demişti.
Fakat aynı gece düşmanları, şeyh hazretlerinin oğlunu ildürüp kapısının eşiğine atmışlardı. Bundan hiç haberi olmamıştı. Maneviyat sırlarından habersiz olan hanımı:
"-Şu adama ne demeli. Şu kadar uzakta olan hadiseyi haber veriyor, ama oğlunun öldürülüp kapısına atıldığından hiç haberi olmuyor"
Şeyh şöyle cevap verdi: "Doğru söylüyorsun, harp meydanını gördüğümüz zaman aradaki perde kaldırılmıştı. Oğlumuzu katlettikleri zaman ise, perde inmişti. Perde kalkarsa uzak yerleri görürüz. Perde inerse ayağımızın dibini dahi göremeyiz.
Şeyhin biri Şam'da bir camiye girmişti. Havuzun kenarında abdest alırken ayağı kaydı havuza düştü ve buradan güçlükle kurtuldu. Namazı bitirdikten sonra müritlerinden birisi dedi ki: Efendim hatırlıyorum. Mağrib denizi üzerinde yürürken ayağınız bile ıslanmıyordu. Bugün az kaldı bir kulaç suda boğuluyordunuz".Şeyn tefekküre vardı bir müddet sonra buyurdu ki: "İşitmedin mi Efendimiz (sav) "Benim Allah ile bir vaktim olur ki o ana ne mukarreb bir melek, ne de mürsel nebi mahrem olamaz" buyurmuştur. Ama daima böyledir dememiştir. Böyle bir vakitte Cebrail'e Mikail'e iltifat etmezdi. Ancak diğer vakitlerde Hafsa ve Zeynep ile sohbet ederdi. Çünkü, "Ebrarın Allah'ı görüşleri tecelli ile örtünme arasında dır. O, görünür ve görünmez"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder