19 Eylül 2018 Çarşamba

HEDİYE KONUSU


Hediye konusunu devlet erkanı açısından değerlendirirsek önümüze , 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 5176 sayılı Etik Kanunu, 3628 sayılı Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu karşımıza çıkar
Yasalara göre kamu görevlisi açısından “hedi­ye”; devlet memurunun ta­rafsızlığını, performansı­nı, kararını veya görevini yapmasını etkileyen veya etkileme ihtimali bulunan, ekonomik değeri olan ya da olmayan, doğrudan ya da do­laylı olarak kabul edilen her türlü eşya ve menfaat olarak tanımlanmıştır.

Örneğin… 3628 sayılı kanunun 3. maddesinde şu yazılı:

– Kamu görevlileri, aldıkla­rı tarihteki değeri on aylık net asgari ücret toplamını aşan hediye veya hibe ni­teliğindeki eşyayı, aldıkları tarihten itibaren bir ay için­de kendi kurumlarına teslim etmek zorundadır.Keza.

Bu kanuna bağlı olarak çıkarılan yönetmeliğin “He­diye ve Hibe” başlıklı 14. maddesinde de şu var:

– Hediyenin 10 gün içinde defterdarlığa değer takdi­ri için gönderilmesi şarttır. Hediyenin kanunda belirtilen değeri aşması halinde ise, hediyenin ilgilinin çalıştığı kuruma verilmesi gerekir. Bunun aksine davrananlar hakkında 3 yıldan 5 yıla varan hapis cezası söz konusudur!
Yasaların ayrıntısına girdiği hediye için "Hibe edilen uçak" girebilir mi? 

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül makamında ayrılırken al­dığı hediyeler için şöyle dedi:

“Kamu görevlilerine veri­len hediyelerin bedellerinin tespiti ve kayda geçirilmesi konusundaki düzenlemeler, yasalar cumhurbaşkanlarını kapsamamaktadır. Bu he­diyeler devleti temsilen cum­hurbaşkanlarının şahsına verilmektedir!”
TARİHİ BİR HADİSE



 
Cumhurbaşkanı Celal Bayar, 12 Eylül 1958'de on sekiz gün sürecek Afga­nistan gezisine çıktı. Saray bahçesinde gezinirken yanına gelen tazıyı sevip okşamasını gören Muhammet Zakir Şah, Afgan tazısını Bayar'a hediye etti.
“Bastı” adı verilen köpeğe bir süre Çankaya Köşkü'nde bakıldı. Ardından Atatürk Orman Çiftliği Hayvanat Bah­çesi'ne gönderildi…
Bir akşam…
Cumhurbaşkanı Bayar, Çankaya Köşkü'ndeki yemek­te Tarım Bakanı Nedim Ökmen'e, “Bastı”yı sat­mak istediği söyledi! Ata­türk Orman Çiftliği Hayvanat Bahçesi satın alabilirdi! Bakan Ökmen şaşırdı. Bayar sebebi­ni açıkladı: 
İttihat ve Terakki Cemi­yeti'nin bölge sorumlusu ol­duğu dönemde, İzmir işgaliyle birlikte Yunan güçleri ile Sa­ray yanlısı yerli işbirlikçileri ta­rafından aranmaya başlayınca kendisini Ödemiş/ Mursallı Köyü halkı saklamıştı. Bu köye manevi borcunu çeşme yaptırarak ödemek istiyordu. “Bastı”yı bu sebeple satmak istiyordu.
Bayar'ın planı buydu. An­cak…
Türkiye'de 1958 yılı zor geçiyordu. Yapılan devalüas­yonla 1 dolar 2.80 liradan 9.0 liraya çıkarılmıştı. Ata­türk Orman Çiftliği de zor du­rumdaydı. Buna rağmen çiftlik yönetiminin belirlediği bilirki­şi, dişisi olmadığı için üreme değeri bulunmayan ve sadece ziyaretçilere gösterilebilecek tazının 1000-1500 lira ede­bileceğini bildirdi. Bayar fiyata kızdı; yaveri Faik Taluy aracılığıyla 2 bin sterlin (20 bin lira) istediğini bildirdi. Tarım Bakanı Ökmen fiyatı duyduğunda “Alt tarafı bir it, 20 bin lira eder mi?” diye tepki gösterse de emir büyük yerden gelmişti! O zor günlerde 20 bin lira Bayar'a gönderildi.
Bayar da parayı çeşme ya­pımında kullanmak koşuluyla İzmir Valiliği'ne ulaştırdı…
Sonra ne oldu?
“KÖPEK DAVASI”
“Bastı”…
İlk kez bir cumhurbaşka­nının yargılanmasına sebep oldu.
Köpeğin satışı sebebiyle Ce­lal Bayar, nüfuz ve maka­mını suistimal ederek ki­şisel kazanç sağlamaktan Yassıada'da yargılandı.
 Yüksek Adalet Divanı, irti­kap suçu (nüfuzunu kullana­rak haksız kazanç sağlama) nedeniyle Celal Bayar'a, indi­rim yaparak 4 yıl 2 ay hapis cezası verdi.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder