Hiç
birimizin hatırına gelmez.”Ben Allah’a ne zaman söz vredim?”diye.Yahut “Ben
Allah’la ne zaman konuştum diye “düşünüp durur.Bu sözleşme:Cenab-ı Hakk7ın
insanları Adem’in sırtından çıkartarak tevhid ve ubudiyyet hususunda ahid
aldığı sirada Allahla aramızda olan antlaşmadır.Nitekim Allah teala
buyurmuştur:”Ey Ademoğulları! Size Şeytana
tapmayın, çünkü o sizin apaçık düşmanınızdır” diye and vermedim mi?(Yasin
36/60).
İki
tane sözleşme vardır:Biri muuhabbet üzere verilen söz,öteki de kulluk üzere
verilen söz.Birincisi havassa,ikincisi avama aiddir.
Muhabbet
üzere söz verenler, sözlerini ebediyyen bozmazlar.Kulluk üzere söz verenler
sözlerini muhabbetle pekiştirenler de sözlerini bozmadılar.Ama sözleri
muhabbetle pekiştirilmiş olmayanlar heva ve heveslerine uyarak Allah’dan
başkasına kulluk ettiler ve bir çok şeyi O’na ortak koşup onları sevdiler.
Allah’a
verilen sözü,kamil manada uyanıklığa sahip olup her türlü örtü ve perdeden
sıyrılanlar hatırlıyabilir.Nitekim zünun-ı Mısri ye “Ben sizin Rabbiniz değilmiyim?”(Araf 7/172)şeklindeki misakın sırrı
sorularak”Bu misakı hatırlıyormusun?”denildi.Mübarek şu cevabı verdi:”Evet
sanki şimdi kulaklarımdaymış gibi hatırlıyorum”.Büyükler “Misak sanki dün olmuş
gibi”derler ve hatırlarlar.Başkaları ise onu uzak görüp hatırlamazlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder