24 Mart 2017 Cuma

ABDURRAHMAN BİN AVF'İN AĞLAMASI

Abdurrahman bin Avf (r.a.) (ö. 32/652), aşere-i mübeşşereden (cennetle
müjdelenenlerdendir). Nevfel (bin Hâris) (r.a.) (ö. 15/636) buyurdu ki:
“(Abdurrahman bin Avf) bizi hânesine (evine) götürdü. Bizim önümüze içinde et
ve etmek vad‘ olunmuş (et ve ekmek konulmuş) bir çanak getirdiler. Abdurrahman bin
Avf (r.a.) ağlamaya başladı.
“(Sorduk) sebep nedir (diye)?”
(Cevâp verdi:)
“Yâ Nevfel! Niçin ağlamayayım. Fahr-i Âlem dünyâdan âhirete intikâl etti
(göçtü). Kendi ve ehli beyti (âilesi) arpa ekmekten doyuncaya (kadar aslâ) yemediler.
(Böyle) vakit (ömür) geçirdiler. Biz böyle et ile etmek cem’iyle mütena‛im olduk
(ni’metlendik). Yâ Nevfel! Ben zannetmem ki bizler, bize hayr olan için sağ kalmışız. Bil
ki bize hayr olan şey ol idi ki Rasûl-ü Ekrem Hazretleri dıyk-ı maîşet (dar geçim) ile
vakit (ömür) geçirdiği gibi, biz dahî dıyk-ı maîşet (dar geçim) ile vakit (ömür) geçirmeli
idik. Rasûlullah’a mütâbaattır (böyle davranmamız O’na uymadır). Buna ağlarım” cevâp
verdi.
Ey sâmi’(dinleyen)! Aşere-i mübeşşereden olan zât bir çanak içinde bir parça et
ve parça ekmek yiyorum. Âhirinde hâlim nice olur diye bukâ edip, bir çanak içinde olan
et ve ekmek pâresini (parçası) hakkında ni’met ve refâh hâle ve vüs’at-ı îyş zan edecek ol
azgınlar ki yaldızlı tepsi ve eski mâden tabaklar içinde harâmdan cem’ olmuş (toplanmış)
kırk, elli türlü iki öğün tâam ederler. (Ve bu hal içinde) ne zu’mundadırlar (iddia ederler),
teemmül oluna (var anla, düşün!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder