28 Aralık 2022 Çarşamba

İNSANI KAMİL KİMDİR?

 Tasavvuf bir din bilimi olarak kendini kabul ederken tanrı ve peygamber telakkîsini başa döndürerek yorumu yeniledi. Gazzâlî’nin ifadesiyle dinî düşünceyi “ihya etti” diyebiliriz. Bu süreçte tasavvuf insanı keşfederek ona insanlığın sınırlarını gösterdi. Neticede insan-ı kâmil, hakîkî insan ve velî gibi dinî hayatta ideal insanı anlatan kavramlar ortaya çıktı. Bu kavramlarla bir sûfi ortalama insandan ayrıştı (avam-havas): Fıkıh ve kelâm geleneğinin ideal insanı ibadetlerini yerine getirmiş, haram ve helâllere dikkat eden, mükâfatı ise ahirette bekleyen biridir. Bunun dışında insanla ilgili kabuller fantazi ve abartıdan öte anlam taşımaz. Bu itibarla Gılgamış Destanı’ndaki gibi ölümsüz insan anlayışı, rabbanî insan vs. aşmamız gereken birtakım kuruntular ve abartılardan ibarettir. Tasavvuf, Doğu Akdeniz’de insan hakkında dile getirilen bütün iddiaları olumlu bir şekilde ele alarak onları insan-ı kâmil teorisi meyanında bir yere bağladı. Buradan hareketle İslâm toplumuna şunu dedi: Biz insan hakkındaki arayışlardan hareket eder ve insan ideali ortaya koyarsak, Zerdüştlüğün arayıp bulamadığını veya Grek felsefesinin arayıp bulamadığını insanlığa anlatmış oluruz. Son olarak: İnsan-ı kâmil kimdir? İnsan-ı kâmil Mehmet Akif Ersoy’un ifadesiyle “kalmasın ferdâya dîdârın” diyerek Allah’ı görmeyi bu dünyada talep eden insandır

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder