Necib sultanımın büyük oğlu Ahmet Sinan meczubandan idi."Deli Sinan" olarak Hatay / Dörtyol ' da tanınırdı.gençlik döneminde her gün dörtyol'a çıkardı.Meczubeyiti %90 civarında idi.Ancak zaman içinde bir takım insanlar ondaki derinliği keşfettiler ve ona göre davranmaya başladılar.Bahri Çardak isimli Nakşi meşayıhı Ziya Efendi hazretlerine bağlı şahsı gördükçe adama "ana-avrat" söverdi."Bana çarpacaksın" diye.Gerçektende bir zaman sonra Bahri Çardak, yeni aldığı taksi ile Sinan Bey'e çarptı ve ayağı kırıldı.Üç ay Eğirdir'de hastahanede yattı.Bahri çardak araç tahsis etti,tüm masrafını çekti.
Ziya Efendi merhum, haftalık toplantılarını Dörtyol'daki muhtelif dervişlerin evlerinde akşamları icra etmeye başladı.Ziya efendinin toplantısı nerde ise Sinan orada.Kim getirir, kimden haber alır bilinmez.Ancak tesbihata geçtikten sonra zaman zaman Sinan bey, oradaki cemaat içinde bulunan bazı şahısların ensesine kuvvetli bir tokat patlatır, kimse anlam veremez.Durumu Necib Sultanıma şikayet eder.Hazret'de "Ziya Efendi! sen Sinan'ın yükünü taşıyamazsın.Toplantıdaki dervişlerin içinde en gevşek olup farklı niyetlerde olanları tokatlamıştır" der.
Sinan bey, 12 Eylül öncesi fırtınalı zamanlarda polislerin vazgeçilmez hamisidir.Caddelerin ve mahallelerin paylaşıldığı bir ortamda, polis baskın yapacağı solcuların oturdukları kahvehanelere girmeye cesaret edemez. Sinan bey önlerinde elinde iki metrelik kalın bir kalas,celalli bir şekilde önden kahveye dalar arkasında polis girer.Sinan'ı gören çil yavrusu gibi dağılır.ve bir gün saldırmak için hazırlanmış en az 200 kişiden oluşmuş bir solcu gurubunu cedde ortasında elinde kalasla kovaladığını, ikiyüz kişinin önünden tırısa kaçtıklarını çok insan müşahede etmiştir.
Emniyet geceleri devriye gezerken hiç umulmadık yerde Sinan beyi görürler,arabaya almak isterler binmez biraz sonra aynı ekip şehrin uzak bir noktasında sinan beyi tekrar yürürken görürler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder