25 Eylül 2022 Pazar

ZİKİR ÇEŞİTLERİ

 Mevlevîlik ve Bektâşîlik dışındaki tarîkatlarda zikirler genel olarak üç şekilde yapılırdı: 1. Kuûd Zikri: Diz çöküp oturarak ve başı sağa sola çevirmek veya diz kapakları yerde olduğu halde doğrulup oturmak suretiyle yapılan zikirdir. Bu şekilde zikredenlere “kuûdî” adı verilir. 2. Kıyâm Zikri: Ayakta beline kadar eğilip kalkmak, olduğu yerde sağa sola dönmek ve sallanmak şeklinde yapılan zikirdir. Bu şekilde zikredenlere “kıyâmî” adı verilir. Bir de Celvetilere has nısf-ı kıyâm zikri vardır ki, diz üstü oturulurken ayağa kalkmadan dizler üzerinde yükselerek yarı oturur şekilde yapılır. 3. Devran Zikri: Ayakta kol kola veya el ele tutuşarak sağ ayağını biraz ileri sol ayağını biraz geri veya sol ayağını biraz ileri sağ ayağını biraz geri atmak suretiyle sağa ve sola doğru düzenli bir tempo ile devamlı ilerleyip dönmek suretiyle yapılan zikirdir. Bu şekilde zikredenlere devranî” denilir. Kuûdî âyinlerdeki tarîkat zikirleri “salâvat”la başlar. 

Pek çok çeşidi bilinen ve dervişlerin sesleriyle iştirak ettikleri salâvat okunduktan sonra “evrâd”ın okunuşuna geçilir. Ayet, esmâ-i hüsna ve dualardan müteşekkil olup sıkça okunduğundan dolayı zamanla bir beste hüviyetine bürünmüş olan evrâdın ardından kelime-i tevhîdin çeşitli şekillerde beraberce okunduğu “kelime-i tevhîd zikri”ne geçilir. Bu bölümde nağmesiz, düz bir sesle devam etmekte olan tevhîd sırasında, zâkirbaşı veya onun görevlendirdiği bir zâkir tarafından kasîde okunmaya başlanır. Bu esnada kasîdedeki seyir esas alınarak belli aralıklarla kelime-i tevhîd tekrarlanmaya başlar. Belli bir perdeden başlayan zikirde, bir süre sonra bir üst perdeye geçilir ve bu şekilde okunmaya devam edilir. Aynı perdede bir müddet devam edildikten sonra ses kademe kademe yükselip beş veya yedi perdeye ulaşmasının ardından en son ulaşılan tiz perdeden aşağıya doğru yine kademe kademe inilip başlanan perdeye gelinir. Perde her tizleştiğinde zikrin temposu biraz hızlandırılır, pestleştiğinde ise biraz ağırlaştırılır. Bu usûle “perde kaldırma” denilir. Kelime-i tevhîd zikri, şeyhin yüksek sesle “illâllah” işaretiyle bitirilir. Kelime-i tevhîd zikrinden sonra “ism-i Celâl zikri”ne geçilir. Bu zikre geçilmeden önce bir kişi tarafından “na’t” veya “durak” okunur. Topluca Allah isminin belli bir âhenkle tekrar edilmesi ile devam eden ism-i Celâl zikrinden sonra “ism-i Hû zikri”ne geçilir. İsm-i Hû zikri, şeyhin “illâ Hû” sadâsıyla sona erer. Kıyâmî âyinler, kuûdda anlatılan düzen takip edildikten sonra ism-i Hû’nun ardından şeyhin ellerini yere vurarak ayağa kalkması üzerine herkesin yeri öpüp ayağa kalkarak karşılıklı düz saflar halinde dizilmesi ile başlar. Topluca okunan cumhur ilâhisini takiben şeyh zikredilecek esmayı (Allah’ın isimlerinden biri) belirttikten sonra, âyinin yönetimi zâkirbaşına aittir. Bu âyinlerde de kıyâm kelîme-i tevhîdi ve kıyâm ism-i Celâli’nin yanı sıra Beyyûmî zikri, tavaf tevhidi ve demdeme zikri denilen zikirler yapılır, nihayet dua ile zikir bitirilir. Zikri icra eden tarîkatların âdâbına ve tarîkatın bulunduğu coğrafyaya göre çok daha farklı şekillerde uygulanabilen devran zikirlerinde devranın yürütülmesi ve idaresi bütünüyle şeyhe aittir. El ele tutuşan dervişler “ism-i Hû”yu zikrederek devrana başlarlar. Tarîkatın usûlüne göre bu devran (dönüş) sağa veya sola doğru olabilir. Bu suretle dönüş üç defa devam ettikten sonra devran kelîme-i tevhîdi okunarak sürdürülür. Bir müddet sonra “ism-i Hay”a geçilince zikir kalbîye dönüşür ve hafifler. Devran esnasında halkanın ortasında bulunan zâkirler, zikrin başından itibaren zikrin ritim ve hareketine uygun ilâhiler okurlar. Şeyhin “illâllah” diye seslenmesi ile devranın sona ermesinden sonra dervişler kıble tarafı açık kalacak şekilde hilâl biçiminde sıralanırlar. Bu sırada başlayan Hû isminin zikrini, bitiş duası takip eder. Şeyhin “illâ Hû” sesi ile “Hû zikri” de sona erer.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder