26 Eylül 2022 Pazartesi

AKŞEMSETTİN

 Fatih zamanında tıp alanında da hayli çalışmalar yapılmıştır. Bu devrin önemli hekim ve bilim adamları arasında Kitab-ı tıb ve Maddetü’l-Hayat adlı eserlerin yazarı ve dönemin ünlü şeyhlerinden Akşemseddin Muhammed bin Hamza’dır. Akşemseddin, fen ve din ilimlerini Anadolu’nun çeşitli medreselerinde tamamlayarak Osmancık Medresesine müderris oldu. Bilhassa tıp ilminde yıllarca çalıştı. Tam bir doktor olarak yetişti. Çeşitli hastalıklara hangi otlardan ne şekilde hazırlanan ilaçların iyi geleceğini çok iyi bilirdi. Bu husustaki ilmi dillere destandı. Akşemseddin bulaşıcı hastalıklar üzerinde de çalıştı. Araştırmalarının sonunda vardığı neticeyi şöyle ifade etmektedir. “Hastalıkların insanlarda teker teker peyda olduğunu sanmak hatadır. Hastalık, insandan insana bulaşmak suretiyle geçer. Bu bulaşma ise gözle görülemeyecek kadar küçük, fakat canlı tohumlar vasıtasıyla olur.” Bu ifadeleriyle Türk hekimi Akşemseddin, bundan beş yüzyıl önce mikrobun tanımını yapmıştır. Pasteur, aynı neticeye (hem de teknik imkânlar elinde iken) Akşemseddin’den dört yüzyıl sonra varabilmiştir. Buna rağmen mikrop teorisi, hatalı olarak bilim tarihinde Pasteur’a maledilmiştir. Akşemseddin, ilk kanser araştırıcılarıdandır. O devirde “seretan” denilen bu hastalıkla çok uğraşmış, hasta olan Sadrazam Çandarlı Halil Paşa’nın oğlu ve I. Murad Han’ın kadıaskerî Süleyman Çelebi’yi tedavi etmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder