18 Eylül 2022 Pazar

RABITA

 Râbıta , feyizli bir ortamı ya da insanı hayalen canlı tutarak o hâl ve kişinin nurundan ya da o yerin feyzinden, nurundan istifade etmektir. Yoksa bir insana, mekâna veya mabuda ibadet etmek değildir. Bir defasında Hz. Ebu Bekir yolda Hanzala’ya rastlar ve ona “Ne var ne yok ya Hanzala?” diye sorar, o da “Sorma, Hanzala münafık oldu.” der. Hz. Ebu Bekir, “O ne biçim söz!” deyince Hanzala cevaben “Resûlullah’ın yanında iken çok güzel hâller hissediyorum, ama ondan ayrılınca bu hâl benden kayboluyor. Bu herhalde münafıklığımın alametidir.” diyor. Hz. Ebu Bekir gidip Resûlullah’a sormayı teklif ediyor. Beraberce Resûlullah’a gidiyorlar. Hanzala durumu anlattıktan sonra, Peygamberimiz (s.a.v.) diyor ki, “Canımı elinde tutan Allaha yemin ederim ki siz benim yanımda bulunduğunuz hâl üzere ve zikretmeye devam ederseniz sizinle melekler döşeklerinizin üzerinde ve yollarınızda musafaha ederler. Lakin Ya Hanzala, bazen böyle, bazen öyle…” Resûlullah (s.a.v.) bunu üç defa tekrarladı. (Müslim, “Tevbe”, 12-13). Bu rivayetten çıkan sonuç şudur: Manevî açıdan donanımlı bir insanın yanında iken manevî hâller hissediyorsunuz. Ayrılınca o hâl kayboluyor. Eğer gıyaben o nurlu ortamı canlı tutarsanız, o nur gelmeye devam eder. İşte râbıta budur, yoksa hâşâ birine tapmak değildir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder