25 Eylül 2022 Pazar

ZAKİRBAŞILIK

  Büyük mûsikî nazariyatçısı ve bestekâr Rauf Yektâ Bey (ö. 1935)’in aşağıda naklettiği olay, zâkirbaşıların ve zâkirbaşılığın önemini ortaya koyması bakımından son derece dikkat çekicidir: “…Zâkirler asla mecmua1 kullanmazlar ve binlerce ilâhiyi serâpâ [tamamen] hafızalarında tutarak icrâ-yı âyin [âyin yapma] esnasında okurlardı. Zaten mahfûzâtını [hâfızasında olan] ezberlediklerini bilâmubâlağa [abartısız] dört-beş bin ilâhiyi ezberlemek derecesine vardıramayanlara zâkirbaşılık da tevcîh olunmazdı [verilmezdi]. Hattâ rivayet olunur ki, III. Ahmed devrinde “Kambur Hafız” nâmıyla maruf [bilinen] bir zâkirin üç bin ilâhiden fazla bilmediği halde, mahzâ [bilhassa] sesinin letâfeti sebebiyle, Edirnekapısı civarındaki Nureddin Cerrâhî tekkesinin zâkirbaşılığına tayin olunması, tekkelerde kıyl ü kâli [dedikoduyu] mûcib olmuş ve: ‘Kambur Hafız üç bin ilâhi ile zâkirbaşı oldu. Ne günlere kaldık?’ diye istihza (alay) edenler bulunmuştur.” Zikir esnasında okunacak ilâhilerin hangi tür zikre uygun düşeceğinin kararı ve bu eserlerin zikrin nitelikleri de göz önüne alınarak seçilmesi zâkirbaşının görevleri arasındaydı. 

Zâkirbaşılar, okuyacakları ilâhilerin güftelerini, içinde bulunulan ayın özelliklerini göz önüne alarak şiirler ya da bu anlamdaki mersiyeler; Rebîülevvel ve Rebîülâhir aylarında çoğunlukla Hz. Peygamber’i öven ve onun niteliklerinden bahseden ilâhiler; Ramazan ayında oruç, Cemâziyelevvel ayında tövbe, Zilhicce ayında hac ve kurban konulu eserler seçilirdi. Eski ilâhi repertuarlarında her hicrî ayda okunmak üzere bestelenmiş ilâhiler mevcuttur. seçerlerdi. Mesela Muharrem ve Safer aylarında Hz. Hüseyin’in Kerbelâ’da şehit edilmesini konu alan şiirler ya da bu anlamdaki mersiyeler okunurdu.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder