10 Eylül 2022 Cumartesi

RİCALÜL GAYBE İŞARET EDEN AYETLER

 11) “İnsan zayıf yaratılmıştır.” (nİSA 28) İsmail Hakkî-i Bursevî, kutbun niteliklerinden bahsederken bu ayetin kutba işaret ettiğini ifade etmektedir. Ona göre; kutubtan kudretli ve kuvvetli yoktur, ubûdiyet (kulluk) sıfatı bakımından ise kutubtan daha aciz ve daha zayıf yoktur.

12) “Allah’ın kulu O’na ibadet etmek için kalktığında neredeyse onun etrafında keçe gibi birbirlerine geçeceklerdi .” (CİN 19) Bu ayetin kutba işaret ettiği ifade edilmiştir. İbnü’l-Arabî, belli isimlerle adlandırılmış olsalar bile kutubların, kutbiyyet mertebesindeki müşterek isimlerinin Abdullah olduğunu belirtir. Kutublar ve salihler, belli isimlerle adlandırılmış olsalar bile, bu mertebede ancak kulluk (ubûdiyyet) ile kendilerini yöneten isme çağrılırlar. Böylelikle, babası kendisini Muhammed veya Ahmed diye adlandırmış olsa bile, onun Allah katındaki ismi, Abdullah (Allah’ın kulu)’tır. Öyleyse kutub, her zaman bu birleştirici isme tahsis edilmiştir. Bu yönüyle o, bu mertebede Allah isminin kuludur.1238 Nitekim bu ayette Abdullah  (Allah’ın kulu) kelimesi geçtiği için olsa gerek bu ayet-i kerîme kutba bir işaret sayılmıştır

13) “Rabbi’n-nâs”, “Meliki’n-nâs” ve “İlâhi’n-nâs” (Nas 1-3) Nâs suresinde geçen bu ayetler ricalu’l-gayb telakkisine göre, kutba ve onun sağında ve solunda bulunan iki yardımcısına bir işaret sayılmıştır. Bu iki yardımcıya hiyerarşide “imâman” denilmektedir. Bunlardan kutbun solundaki “Abdü’l-Melik”, sağındaki ise “Abdu’r-Rabb” olarak adlandırılmıştır.

14) “Ashâbu’l-yemîn” , “Ashâbu’ş-şimâl” (Vakıa 41) Vâkıa suresinde geçen bu ifadeler, ricalu’l-gayb anlayışına göre, kutbun yardımcıları olan iki imama ve kutub vefat ve intikal ettiğinde sol yanındaki Abdü’l- Melik isimli imamın kutbun yerine geçmesine işaret sayılmıştır. Nitekim mihraptaki imam, namaz sonunda cemaate döndüğünde solu sağ olur ki bu manaya işaret eder.

15) “Sizi sarsmaması için yeryüzünde sağlam dağları (revâsî), yolunuzu bulmanız için de ırmakları ve yolları yarattı.” (Nahl 15) Bu ayetin tefsirinde Âlûsî, bu ayette geçen ve “dağlar” anlamına gelen “revâsî” kelimesini, temkin makamına ulaşmış olan “evtâd”a yorumlamıştır.

16) “Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden kiri gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor” (Ahzab 33) Âlûsî’nin belirttiğine göre, bazıları kutbun ehl-i beytten olması şartını ileri sürmüşlerdir. Âlûsî’ye göre bu ayet-i kerîme, ehl-i beytin Allah’ın emirlerini yerine getirip, yasaklarından kaçınmaları durumunda en güzel şekilde temizleneceklerini ve amellerinin kabul göreceğini ifade etmektedir. Öyleyse kutbiyyet makamına en layık olanlar bunlardır. Fakat her dönemde ehl-i beyt imamlarından birini bulmak mümkün müdür? Bu soruya Âlûsî, İmâm-ı Rabbânî’den yaptığı bir nakille cevap vermektedir: İmâm-ı Rabbânî’ye göre; ehl-i beyt, kutubluk görevini asaleten yürütmüş, onlardan sonra gelenler ise niyabeten yürütmüşlerdir. Sıra Abdülkadir-i Geylânî’ye geldiğinde o, bu görevi tekrar asaleten üstlenmiş ve vefat edinceye kadar da görevine devam etmiştir. Ondan sonra gelenler ise vekâleten bu görevi yürütmüşlerdir. Mehdî gelinceye kadar da bu böyle devam edecek ve Mehdî geldiğinde tekrar asaleten bu görevi üstlenecektir.Bununla birlikte Âlûsî, kutbun ehl-i beytin dışındaki kimselerden de olabileceğini fakat kutbu’l-aktâbın ehl-i beytten olması gerektiğini ifade eder. Çünkü onlar, asâlet itibariyle insanların en zeki ve en faziletli olanlarıdır

18. “O, gökleri görebildiğiniz bir direk (amed) olmaksızın yarattı.” (Lokman 10) Âlûsî’nin belirttiğine göre, bu ayet-i kerîmenin tefsirinde bazı mutasavvıflar, ayette geçen direğin (amed), her dönemde yaşayan insan-ı kâmil olduğunu söylemişler ve dünyanın bekâsını da buna bağlamışlardır. Buna göre insan-ı kâmil inkıtâya uğradığı an, yazılı kâğıtların tomarının dürüldüğü gibi gök dürülür. Bu da insanoğlunun sonunun gelmesi demektir.(Yusuf 76) Âlûsî, bazı mutasavvıfların dile getirdiği bu görüşün Kitap ve Sünnet’teki dayanağını bilmediğini söylemesine rağmen, “Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bir bilen vardır”  ayetini zikreder

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder