sûfilerin ricalu’l-gaybla ilgili kullandıkları bazı ayetlere göz atalım:
1) “Yeryüzünü de yaydık ve orada sabit dağlar (revâsî) yerleştirdik.” Bu ayetle ilgili olarak Sülemî, şu değerlendirmeleri nakleder: “Bazı sûfilere göre manası: Arzı serdi, onu zahiren yüksek dağlarla tuttu. Hakikatta arz, mahlûkat; dağlar da velilerdir. Allah velilerle yaratıklarını tutar, onların bereketiyle belayı defeder. Velilerin üstünde evtâd, evtadın üstünde de errevâsî vardır. Bir felaket zamanında kulların merci’i evtâd, evtâdın merci’i de revâsîdir. Revâsî, Allah velilerinin havassıdır
2-“O, yeryüzüne sabit dağlar (revâsî) yerleştirdi.” (Fussilet 41/10) Sülemî, bu ayetle ilgili şunları nakleder: “Kasım’a göre revâsî, halkı idare eden seçkin velilerdi. Bu söz bunların umum velilerin üstünde, onları idare eden kimseler olduklarını gösterir. Bunları sadece kutub idare eder. Kutub bütün evliyanın kıvamıdır. Revâsî, kutubtan aşağı olan veliler olduğunu belirtir
3) “Allah İsrail oğullarından söz almıştı ve içlerinden on iki reis (nakîb) göndermiştik.” (Maide 5/12) Ebûbekir el-Verrâk diyor ki: “Her ümmette ahyâr, büdelâ, evtâd vs. bulunur. Nitekim Allah ‘Onlardan on iki reis göndermiştik’ buyurmuştur. İhtiyaç ve zaruret halinde onlara başvurulur.”
4) “Rabbinin ordularını Kendisinden başka kimse bilemez.” (Müddessir 31) Ricâlu’l-gaybın Allah dostluğunun gizliliğinden kinaye olduğu belirtilerek, bu ayetin ifade ettiği anlam da budur, denilmiştir.
5) “Ey iman edenler, Allah’a itaat ediniz, Rasûle ve ulü’l-emrinize itaat ediniz.” (Nisa 59) Bu ayetteki “ulü’l-emr” tabiriyle kastedilenin; kutublar, halifeler ve veliler olduğu ifade edilmiştir
6) “Biz yeryüzünü bir beşik ve dağları (cibâl) da birer kazık (evtâd) olarak yaratmadık mı?”(Nebe 6-7) Bu ayetteki dağların evtâda işaret ettiği ifade edilmiştir. İbnü’l-Arabî’ye göre; sayıları her zaman dört olan evtâddan biri batı, biri doğu, biri kuzey ve biri de güney tarafta tasarrufta bulunurlar. Yani nasıl ki dağlar yerin çivileri konumunda ise bu evtâd da âlemin çivileri konumundadır. Bir başka deyişle, yeryüzü dağlarla sakin durduğu gibi âlem de bunlarla sakin olur
7) “Sonra (onların) önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından onlara sokulacağım”(Araf 17) İblis’in ağzından dökülen sözlerin yer aldığı bu ayetin de evtâdla ilgili olarak onların makamlarına işaret ettiği ifade edilmiştir. Yani İblis, Âdem’i saptırmak için bu dört taraftan yol bulur. İşte evtâd bu dört yönü koruma altına alırsa İblîs buna yol bulamaz. Allah Teâlâ, bu dört ciheti dört evtâd ile hıfzeder
8) “Kuşkusuz biz, senin üzerine ağır bir söz bırakacağız.” (Müzzemmil 5) Bu ayette istiğrak haline atıfta bulunan “kavl-i sakîl (ağır söz)” tabiriyle, ricalu’l-gayb hiyerarşisinden “recebiyyûn” denilen velilere işaret edilmektedir. Bunlar her zaman kırk kişi olup Hak Teâlâ’nın azametinde müstağrak olarak kalmış haldedirler. Bu kimselere recebiyyûn denmesinin sebebi, bunların sözü edilen istiğrak hallerinin Receb ayında meydana gelmesidir.
9) “Onlar bizim katımızda seçkinlerden, hayırlılar(el-ahyâr)dandır.” (Saad 47) “Ahyâr” kelimesi, Arapça, hayırlılar manasına gelen ve sayıları çeşitli kaynaklara göre altı ile üç yüz arasında değişen, ricalu’l-gaybten olan seçkin insanlardır. Örneğin, daha önce de belirttiğimiz gibi Kettânî’ye göre ahyârın sayısı yedi1 , Hucvirî’ye göre ise üç yüzdür. Bu ayeti ahyâr ile ilgili görüşlerine delil olarak gösteren İbnü’l-Arabî’ye göre ahyâr, ricâlu’l-gayb hiyerarşisinde sayıları belli olmayan zümreler arasında yer almaktadır. Dolayısıyla İbnü’l-Arabî’de ahyâr için herhangi bir sayı sözkonusur.
10) “Rabbin meleklere demişti ki: Ben yeryüzünde bir tane olade bir halife yaratacağım Bakara 30)Bu ayetin tefsirinde İsmail Hakkî-i Bursevî şöyle demektedir: “Bil ki Allah Teâlâ hazinelerini hatm ile koruduğu gibi âlemi de halife ile korur. Hatm, her asırda bir tane olan kutubtur. Başlangıç Âdem aleyhisselam, hitam ise İsa aleyhisselam iledir.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder