Vahdet-i vücûd düşüncesini sistemleştiren İbnü’l-Arabî bu bakımdan tasavvufta bir okuldur. Eserlerinde ilahî vücûd birliğini değişik açılardan izah ederken, tasavvufî tecrübenin çoğu zaman aklın ve dilin sınırlarını aşması sebebiyle, insan aklını çözümleme açısından zorlayan cümleler sarfeder. Bu yüzden o, kimileri tarafından anlaşılamamış, tenkid ve tahkir edilmiştir. İbnü’l-Arabî’yi aşırı ve sert bir biçimde eleştirip tahkir edenlerin söyledikleri “Şeyhü’l-Ekfer” lakabı, “Şeyhü’l- Ekber” den kinaye uydurulmuş bir ifadedir.
Bu tenkid ve
tahkirlere rağmen İbnü’l-Arabî, Anadolu sahasında yetişen
birçok edip ve
mutasavvıfımızın düşünce dünyasına nüfûz etmiştir. Ayrıca
vurgulanması
gereken önemli bir nokta da şudur ki, Muhyiddin-i Arabî, şair ve
ediplerimizin eserlerinde daha çok üstün nitelikleriyle yer almıştır. Bu da onun, Osmanlı Türklüğü sahasında tekke mensuplarından medreselilere, her kesimden insan üzerinde derin etkiler bıraktığını göstermektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder