Ahmed Ziyâuddin Gümüşhanevî’ye (ö.1311/1893) göre abdâl; fazilet, kemal, istikamet ve itidal ehli kimseler olup, yedi kişidirler. Bunlar vehim ve hayalden kurtulmuşlardır. Bunların dört zahirî dört de batınî amelleri vardır. Zahirî amelleri; sükût, az uyku, açlık ve uzlet olup bunların da zahirî ve batınî tarafları vardır. Sükûtun zahirî tarafı Allah’ın zikrinden başka olan sözlerin terk edilmesi, batınî tarafı ise insanın içinin her türlü tafsilat ve haberlere sessiz kalmasıdır. Az uyumanın zahirî tarafı uykusuzluktur, batınî tarafı ise gafletin bulunmamasıdır. Açlığın zahirî tarafı seyr-ü sülûkte kemale ermek için seçkin kimselerin aç kalmasıdır, batınî tarafı ise ünsiyetin elde edilmesi için mukarreb olanların doyumsuzluğudur. Uzletin zahirî tarafı insanların arasına karışmayı terk etmektir, batınî tarafı ise insanlarla ünsiyeti terk etmektir. Abdâlın batınî amelleri ise; tecrid, tefrid , cem ve tevhid dir. Yine ona göre, abdâlın özelliklerinden biri de, bir kişinin bulunduğu yerden ayrılıp geride sadece kendi suretinde bedenini bırakmasıdır. Bu suret o gidenin yerine bedel olup başka bir şey değildir. Bedel ise İbrahim (a.s.)’in kalbi üzeredir. Bu bedellerin en önlerinde imam olan biri vardır ki diğerleri ondan emir ve feyz alırlar ve ona uyarlar, bu zat da onların kutbudur.405 Abdâl o kadar güçlüdür ki, daha önce belirtildiği gibi kendi makamlarına bir bedel bırakıp diledikleri yere gidebilirler. Bu kuvvet kötü huyları iyi ahlaka tebdîl etmekten hâsıl olur. Bunu biraz daha açıklarsak şöyle diyebiliriz: Hak yolunda dört erkân vardır ki; Hakk’ı, nefsi, dünyayı ve şeytanı bilmek bu dört erkâna bağlıdır. Bunlar; susmak, halktan uzak kalmak, açlık ve uyumamaktır. İnsan halktan ve kendinden ayrılıp bunları anmasa ve Allah’ı zikretmekle uğraşsa ve cisim gıdasından yüz çevirse ve uyumasa, bu dört hasletin toplanmış olması sebebiyle beşerliği melekliğe, kulluğu efendiliğe, aklı duyguya, gaybı şehâdete ve batını zahire döner. Yani onların yerine bunlar geçer.Abdâlların hasta olmadıkları ve o hastalıklarını tedavi ile uğraşmadıkları sürece bir yerde ikamet etmedikleri, sürekli olarak seyahat ettikleri belirtilir. Onlar, yemek yerler, elbise giyerler ve abdal olmazdan evvel evlenirler de. Evlenmişlerse,artık evli kalırlar. Çünkü abdâl olmak şeriattan ve tarikattan ayrılmayı gerektirmez. Ama abdâl olduktan sonra artık evlenmezler. Zira daima yolculuk etmeleri, eşleri ve çocukları ile ilgilenmelerine engel olur
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder