Recebiyyûn, her dönemde kırk kişi olup, sayıları artmaz ve eksilmez. Onlar, ‘ağır söz (kavl-i sakîl)’ sahipleridir. Kur’an-ı Kerim’de “Biz sana ağır bir söz yükleyeceğiz” ayetinde geçen kavl-i sakîl (ağır söz) ifadesiyle bunlara işaret edilmektedir. “Recebiyyûn” diye isimlendirilmelerinin sebebi, bu makama özgü hallerin Recep ayında ortaya çıkmasıdır. Bu hal, Recep hilalinin görünmesinden bitimine kadar devam eder, sonra kaybolur. Onlar, gelecek sene Receb ayı girinceye kadar bir daha bu hali bulamazlar. Bir kısmının üzerinde Receb’deki halinde açılan bilgilerin bir yönü senenin diğer kısmında da kalırken bir kısmında o halden hiçbir şey kalmaz. Bu yol sahiplerinden onları tanıyanlar azdır. Onlar, şehirlerde dağılmışlardır ve birbirlerini tanırlar. Bir kısmı Yemen’de, Şam’da ve Diyarbakır’da bulunur. İbnü’l-Arabî, onlardan birisiyle Diyarbakır-Düneysir’de karşılaştığını, çok arzuladığı halde recebiyyûndan daha başka birine rastlayamadığını ifade etmektedir.
Recebiyyûn, Receb ayının ilk gününde sanki göğün üzerlerine kapaklandığını hissederler. Bu ağırlıktan dolayı, gözlerini kırpmaya, organlarını hareket ettirmeye, ayağa kalkmaya, oturmaya, ellerini ve ayaklarını oynatmaya güç yetiremezler, yanları üzere yatarlar. Bu durum ilk gün böyle devam eder, sonra ikinci gün yavaş yavaş azalmaya başlar, üçüncü gün daha da azalır. Böylece bilinmeyen şeyler hakkında bilgi, tecelli ve keşifler gerçekleşir. Onlar, üç ya da iki günden sonra konuşmaya ya da seciyeli söz söylemeye başlarlar ve böylelikle kendileriyle konuşulabilir. Söz söylerler, kendilerine söz söylenir, ta ki ay tamamlanır. Recep ayı tamamlanıp Şaban girdiğinde, sanki bağlarından kurtulmuş gibi olurlar. Bir sanat ya da ticaret sahibi iseler, işleriyle meşgul olmaya başlarlar ve bütün halleri kendilerinden alınır. Fakat Allah, bu hallerden herhangi bir şeyi onların üzerinde bırakmayı dilerse, onu bırakır. Onların hali böyledir. Bu, sebebi meçhul olan tuhaf bir haldir. Recebiyyûn tâifesi içerisinde yer alan ricâlin, Recep ayında bedenleri üzerinde de etkili olan birtakım özel hallere mazhar oldukları anlaşılmaktadır.Onlar, bilinmeyen şeyler hakkında bilgi, tecellî ve keşflere nâil olmaktadırlar. Bilhassa onların kendilerinden geçip gaybe ait şeyler konuşmaları ilhamın bir türü olarak değerlendirilebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder