Havariyyûn zümresini; saf kalpli, inançları çok sağlam ve pek güçlü, din için harp etmeye çok istekli, inkârcıları susturacak kuvvetli delillere sahip kimseler olarak tanımlayan İsmail Hakkî-i Bursevî’ye göre havarîden kastedilen, Hz. Zübeyr b. Avvâm (r.a.) ın meşrebinde olan özel bir velidir ki, kutbu’l-aktâb gibi bir tanedir. Ayrıca İsmail Hakkî-i Bursevî, konuyla ilgili olarak şu hadisi de zikretmektedir: Ahzab gazasında Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu: - “Bana kavm haberini kim getirir?” Zübeyr: - “Ben ya Rasûlallah”, dedi. Orada nübüvvet dilinden şöyle sadır oldu.“Her nebinin havarisi vardır, benim havarim Zübeyr (r.a.)’dir.”
Acaba Zübeyr b. Avvâm, niçin havarî olarak isimlendirilmiştir? Bununla ilgili olarak İsmail Hakkî-i Bursevî şöyle demektedir: “Havarî, dine yardımda kılıçla şecaat gösterip daima üstün bir gayretle hüccet, bürhan, ilim ve ibadet hasletlerini kendinde toplayandır. Rasûlullah zamanında, gerçi kılıçla dine yardım eden çoktu velâkin dinin doğruluğu üzerine bağlayıcı ve susturucu delil getirmek hususunda, Zübeyr (r.a.) önde geliyordu. Hulâsa, Rasûlullah’ın en büyük mucizesi Zübeyr’e miras kalmış gibiydi. Yani Rasûlullah’ın, açık mucizeleriyle, özellikle zâhir Kur’an ayetleriyle meydan okuyup doğruluğuna sağlam ve açık delil gösterdiği gibi, Zübeyr de inkârcıları reddedip şeriatın doğruluğu üzerine bürhan ortaya koymuş, bu hususta meydan okuyup tartışmak ve çatışmak istemiştir.
Bilindiği gibi havarî denince ilk akla gelen Hz. İsa (a.s.)’nın yardımcılarıdır. Ancak Hz. Peygamber’in “Benden önce Allah hangi ümmete peygamber göndermişse bu peygamberlerin hepsinin de ümmeti için havarileri ve sünnetini takip eden, emrine uyan yakın dostları olmuştur” hadisinde belirttiği gibi, genel anlamda Allah’ın peygamberlerine inanıp onlara yardımcı olan kimseler için de kullanılmıştır. Bununla birlikte ricâlu’l-gayb anlayışı ile beraber havarî kavramının yeni bir boyut kazandığını söyleyebiliriz. Bu anlayış ile birlikte havarî, herkes tarafından bilinemeyen gizli veliler zümresinden biri olarak, ricâlu’l-gayb hiyerarşisi içerisinde yer almıştır. Dolayısıyla teşriî nübüvvetin sona ermesi sebebiyle yeryüzünde kendisine yardım edilecek bir peygamber bulunmasa da, havarî her dönemde bulunacak ve bir şahıs tarafından temsil edilecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder