Bütün melekler, “Allah’ın kendilerine verdiği emirlere karşı gelmeyen ve
kendilerine
emredilen şeyi yapan melekler vardır”(Tahrim 6) ayetinde ifade edildiği gibi, Allah’ın emrine
isyan ve muhalefet etmezler. Allah Teâlâ’nın kendilerine emrettiği
her şeyi yerine
getirirler.Meleklerden bir kısmı, “Gece ve gündüz, hiç durmaksızın tesbih
ederler”(Enbiya suresi 20)
ayetinde
belirtildiği üzere, sürekli olarak Hakk’ı tesbih etmekle meşgul olurlar. Bir
kısmı da “İşi
bir düzen içinde evirip çevirenler”(Naziat 5) ayetinde işaret edildiği gibi,
kaza ve kader kaleminin işleyişine göre, gökten yere yönelik işleri icrâ
ederler ki, bunların da göksel ve yersel olanları bulunmaktadır.130 Melâikesiz
bir damla yağmur bile düşmeyeceği gibi, melâikesiz bir olay düşünmek de mümkün
değildir.
Yine bazı
ayetlerden âlem üzerinde tasarruf eden, âlemin düzeninin
sağlanması
konusunda işleri evirip çeviren, taksim ve tevzî eden meleklerin olduğu
anlaşılmaktadır.
Buna göre, “İşi bir düzen içinde evirip çevirenler” Naziat 5) ayetinde geçen
“Müdebbirât-ı
emr”in, yüce Allah’ın âlemin düzenini sağlamakla görevlendirdiği, aldıkları
emirleri yürürlüğe koyan melekler yahut elçi melekler olduğu , “Derken
işleri taksim
edenlere andolsun” ayetinde geçen “Mukassimât-ı emr”in ise
Allah’ın
işlerini taksim ve tevzî eden Cebrâil, Mikâil, İsrâfil ve Azrâil gibi emir
melekleri olduğu
söylenmiştir.“Peygamberlere ve hatta yine meleklere ilahî emirleri tebliğ eden
melekler bulunduğu gibi, cihad vs. gibi hususlarda fiilen kuvvet ve imdat
getiren melekler debulunuyor. Halbuki âlemde hiçbir olay olamaz ki ona Allah’ın
kudretinin özel bir ilgisi bulunmasın. Dolayısıyla melâike cinsinin, Allah’ın
kudret ve tekvininin birlikten çokluğa dağılmasını ve onun özel çeşitlilik ve
belirliliklerini ifade eden etken, yapıcı ilkeler olarak düşünülmesi gerekir.
Kâinatta hiçbir şey, hiçbir olay, hiçbir fiil ve hareket düşünülemez ki, böyle
bir elçilik ile vâki olmuş olmasın.”
“Bundan başka
bir tür melâike daha vardır ki bunlar, tekvinî olaylardan önce
emre ve söze ait
işleri, bir başka ifadeyle ruhsal durumları, akıllı varlıkların ruhsal
işleyişine ait
Allah’ın emir ve irşadlarının özel tecellilerini ifade ederler. Bunlar, daha
önce algı ve anlayış elçileridir. Algı gücüne sahip ve istediğini yapmakta
serbest olan,
etken ve yapıcı ilkelere, fiilden önce hayrın ve Allah’ın rızasının
yönünü
gösterirler ve malâikeye olduğu gibi insana da vekildirler.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder