İmâmân (İki imam) Ricâlu’l-gayb hiyerarşisinde, kutubtan sonra imâmân vardır. İmâmân, iki imam demektir. Bunlardan birincisi kutbun sağında bulunup melekût âlemini, ikincisi de solunda bulunup mülk âlemini gözetir. Bunlardan ikincisinin derecesi ve makamı birincisinden daha yücedir. Kutbun ölümünden sonra onun yerine geçecek şahıs da bu ikincisidir.298 Bunlardan sağdaki, maneviyât âleminin imdadlarının merkezî kutbuna aynalık görevi yaparken, diğeri hissedilir maddî âleme yönelik bir ayna olmakla vazifelidir.İmâmân, her dönemde iki kişiden fazla olamaz.
İmâmân, kutub için iki vezir konumundadır.302 Kutublar tam bir kul olduklarından yani ubudiyet-i tamme ile kaim olduklarından, kendi nefisleri için tasarruf göstermezler. Onların işlerini vezirler infaz eder, yükünü onlar çekerler. Onun için ağır yük manasına vezir denilmiştir.
Kutub vefat ettiği zaman kutbun solundaki Abdü’l-Melik onun yerine geçer. İşarî açıdan bakıldığında Vâkıa suresinde geçen ashab-ı şimal ve ashab-ı yemîn ifadelerinin bu duruma işaret ettiği belirtilmiştir. Bu duruma göre ashab-ı şimâl, ashab-ı yemîn hükmündedir. Nitekim mihraptaki imam namaz sonunda cemaate döndüğünde solu sağ olur ki, bu manayı işaret eder. Diğer hikmet şudur ki; sol, celâl âlemidir. Celâl âlemi, mülk âlemidir. Hilafet, arza yani celâl âlemi olan yeryüzüne aittir
Bir seyahatinde bu imamı gördüğünden söz eden İbnü’l-Arabî, hayatında karşılaştığı salih insanlar arasında Allah’ın kullarına karşı ondan daha çok endişe duyanını ve daha çok merhametli olanını görmediğini belirtir ve bu imamla aralarında geçen diyaloğu anlatır. Buna göre İbnü’l-Arabî bu imama sorar: “Niçin Allah uğruna gayret seni tutmuyor (da günahları nedeniyle insanlara ağlıyorsun)?” İmam da şöyle cevap verir: “Ben kendimden dolayı Allah adına gayrete gelmiyorum. Bunun yerine Allah’tan kendi adıma beni bağışlamasını ve günahlarımı silmesini diliyorum. Allah’ın kulları adına ise ancak kendi adıma istediğimi istiyorum. Allah karşısında dürüst olan kimsenin, makamının gerektirmediği bir halde bulunması yakışık almaz.” Bu imam, şeytanlara karşı otorite sahibidir. Onlar, kendilerini yollarından çevirmek için, salih insanlara eşlik eden ve onlardan ayrılmayan şeytanlardır. Şeytan kendisini bulunduğu yoldan çevirmek üzere bir salihe tuzak kurarken bu imamı gördüğünde, kurşunun ateşte erimesi gibi erir. Bunun üzerine imam, belki teslim olur umuduyla, onu adıyla çağırır, fakat şeytan koşarak uzaklaşır. İmam kendine baktığı ve onun karşısında bulunduğu sürece, bu salih insan, imamı tanımaz ve şeytan ile imam arasında cereyan eden hadiseyi de bilmez. Allah, kendilerine dönük inayetiyle, özellikle salihlere tahsis edilen kötülükleri bu imam vasıtasıyla kullarından uzaklaştırır. tür şeytanların kendisine verdiği ve onu iyilikten çıkartacak vesveseden korunmuştur. Bununla birlikte bu salih insan, imamı tanımaz ve şeytan ile imam arasında cereyan eden hadiseyi de bilmez. Allah, kendilerine dönük inayetiyle, özellikle salihlere tahsis edilen kötülükleri bu imam vasıtasıyla kullarından uzaklaştırır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder