26 Ekim 2025 Pazar

İLMÜ LEDÜN NEDİR?

 Nedir lm-i Ledün? lm-i Ledün, erîatın bize bildirmedii ama insân merâkının, insânın Allh 'a karı ak, evk ve isteinin ortaya koyduu arzu muvâcehesinde Allh 'ın sırlarından bir kısmını, bu mükevvenâtı niçin yarattıını, Cenâb-ı Peygamber'i niçin kendisine Habibullah olarak seçtiini ve bu dünyaya bizi niçin saldıını ve bu dünyadan kurtulup da anavatana tekrar rücu etmemiz için neler yapmamız gerektiini bildiren bir ilimdir. Bu ilim, herkesin fehâmetine, herkesin idrâkine, herkesin temyizine sunulabilecek bir ilim deildir. Çünkü herkes bu ilmi kavrayamaz. Herkesin bir ilmi kavramada çeitli dereceleri vardır. Kendi özel hayatımıza bakalım. Kimimiz ilkokul mezunu ancak olabilmiizdir; kimimiz ortaokul mezunu olabilmiizdir; kimimiz lise, kimimiz ise üniversite mezunu olabilmiizdir. Ama ilkokul mezunu olabilmi olanların da üniversite mezunu olmu olanlar kadar (çok nâdir dahi olsa ) çok büyük bir fehâmet, çok büyük bir idrâk, çok büyük bir temyiz sâhibi olmalarına hiçbir engel yok. u hâlde zâhirî olsa dahi insânlar arasında bir ilim mertebesinin teessüs etmi olduu âikârdır. imdi mühim olan mesele Cenâb-ı Hakk'ın sünnetine aykırı olmaksızın, acaba Resulullah'ın getirdii erîatın ötesinde biz Cenâb-ı Hakk'ın esrârına nasıl nüfûz edebiliriz, ona nasıl kurbiyyet/yakınlık kesbedebiliriz, yâni bir baka deyile bizim u beer hâlimizden kurtularak kemâle doru nasıl yol alabiliriz?

unu söylemek istiyorum: Bugün pozitif ilimlere ve bunların bizleri rahata ve huzûra kavuturan, evimizdeki ileri kolaylatıran teknolojik gelimelerine bakıp da pozitif ilimlerin son sözü söylemi olduunu ve artık ilmî Hakîkatin sonuna erimi olduumuz sakın zannedilmesin. Orada da bir terakki, orada da bir kemâl bahis konusu. Ve oradaki terakki ve kemâl de sürekli bir terakki ve kemâl. Ama biz pozitif ilimlerdeki terakki ve kemâlden deil, biz insânın kendisine mahsus, kendi iç âlemine mahsus terakki ve kemâlden bahsetmek istiyoruz.

 : Bugün pozitif ilimlere ve bunların bizleri rahata ve huzûra kavuturan, evimizdeki ileri kolaylatıran teknolojik gelimelerine bakıp da pozitif ilimlerin son sözü söylemi olduunu ve artık ilmî Hakîkatin sonuna erimi olduumuz sakın zannedilmesin. Orada da bir terakki, orada da bir kemâl bahis konusu. Ve oradaki terakki ve kemâl de sürekli bir terakki ve kemâl. Ama biz pozitif ilimlerdeki terakki ve kemâlden deil, biz insânın kendisine mahsus, kendi iç âlemine mahsus terakki ve kemâlden bahsetmek istiyoruz. Sohbetimize balarken deindiim gibi kemâl ancak insânın hayvân-ı nâtık seviyesinden yükselip yücelerek nsân-ı Kâmil seviyesine ulaması, yâni Cenâb-ı Hakk'ın bu dünyada kendisine Halîfe seçtii insân mertebesine ulamasına kadar bir dizi mertebe igâl etmektedir. Pekiyi de bir insân nasıl Cenâb-ı Hakk'ın yeryüzündeki halîfesi, O'nun aynası olur? Bir kere insânın Cenâb-ı Hakk'ın aynası olması ne demektir? nsânın Cenâb-ı Hakk'ın aynası olması demek, iyice dikkat ediniz, u demektir: Önce aynaya bakan ile onun aynaya yansıyan ve görünür vasıflarını ortaya koyan hayâli arasındaki ilikinin mâhiyetini fehm, idrâk, ve temyiz etmeye çalıalım. Ben aynaya baktıımda aynada gördüümün gene ben olduunu söylersem genel idrâke aykırı bir ey söylemi olmam. Bununla beraber aynada yansıyanın tıpatıp ben olduunu iddia etmem de mümkün deildir. Zirâ ben fizikî olarak 3 boyutlu bir varlıım. Aynadaki ise yalnızca 2 boyutlu bir yansımadır. Ayrıca ben sa elimi kaldırdıımda aynadaki sol elini kaldırmakta; ben sol kulaımı tuttuumda da aynadaki sa kulaını tutmu olmaktadır. Bundan baka, eer aynanın camı pembe renkli bir kristal ise aynadakinin renkleri de, benim gerçek renklerimin üstüne pembenin bindirilmi olmasıyla ortaya çıkan, renk farklılıkları arzetmektedir. Meselâ benim bembeyaz olan saçlarım, bu durumda, aynada pembelemi olmaktadır. Eer aynanın yapıldıı cam yeil ise, bu durumda da, saçlarım aynada yeil görünmektedir. Bu durum çerçevesi içinde, aynadakinin ben olduunu iddia etmek gerçee aykırıdır. Ama aynadakinin ben olduunu inkâr etmek de gerçee aykırıdır. Yâni aynadaki ne Ahmed Yüksel Özemre’dir ve ne de Ahmed Yüksel Özemre’den gayrıdır.

te Cenâb-ı Hakk’ın Zâtı’na Bâtını'na ayna (mir’at) olarak seçtii zâttaki tecellîsi de tıpkı benim bu Dünyâ'da fizikî aynadaki tecellîm gibidir. O kimse ne Hakk’ın aynı ve ne de Hakk’ın gayrıdır. Cenâb-ı Hakk o aynada kendi Zâtı’nın deil de Zâtı’nı yansıtan âsârının (eserlerini), ef’alinin (fiillerinin), sıfatlarının ve esma’ül hüsnâ’sının tecellîlerini müâhede eder

(Ahmet Yüksel Özemre)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder