8 Şubat 2025 Cumartesi

SAFAHATTA RESUL-İ ZİŞANDAN BAHİSLER

 Mehmet Akif Eroy'un SAFAHAT ında Resulllah Efendimiz , kırk yerde ve yüz defadan fazla isim ve sıatlarıyla :Muhammed, Ahmed, Mahmud, Mustafa, Nebi, Peygamber, Resul, Resulullah ve Canan, Cedd-i Hüseyn, Mihriban-ı Ezel, Sama-yı Rahmet, Büyük Ceddin(Şerif Muhiddin Bey'e hitaben) gibi ifadeler geçmiştir.

Ayrıca Safahat'ta şiirlere baxşlık ve dipnot metni aynen alınmış hadis-i şerifler vardır.Yine safahat'ta Balkan harbinin acıları içinde , Hazret-i peygamber'e hitaben kaleme alınmış 'Pek hazin bir mevlit gecesi' ile Akif'in Kahire'deki hüzünlügünlerinde yazdığı , Resulullah'ın doğduğu zamanı ve onun dünyaya getireceği güzellikleri sayan  'Bir gece' şiiri- ki Efendimiz burada 'Bir Öksüz' diye anılmıştır. 

"PEK HAZİN BİR MEVLİT GECESİ" 

12 Rebiülevvel  1331  

Yıllar geçiyor ki, ya Muhammed,

Aylar bize hep Muharrem oldu!

Akşam ne güneşli bir geceydi...

Eyvah, o da leyl-i matem oldu!.

Alem bugün üç yüz ellimilyon

Mazluma yaman bir alem oldu:

Çiğnendi harim-i paki Şer'in;

Namusa yabancı mahrem oldu!

Beyninde öten çanın sesinden

Binlerce minare ebkem oldu.

Allah için, ey Nebiyy-i ma'sum,

İslam'ı bırakma böyle bikes,

İslam'ı bırakma böyle mazlum


'Necid çöllerinden Medine'ye" şaheserinin bitişinde Resulullah'ın kabri başındaki htabesinin sonunda ruhunu teslim eden bir Sudanlı'nın ağzından , Peygamber'ine olan ilan-ı aşkıinanılmaz ve aşılamaz bir na't ileMehmet Akif dile getirmiştir.

"Ya Nebi şu halime Bak!.." 

Henuz dua ediyordum ki ,"Ya Resulallah !"

Nidası kükreyerek , bir kanadlı tayf-i siyah,

Basıp eşikleri  tutmuş yığınla gölgelere,

Süzüldü uçtaki "Babüs Selam " önünde yere.

Mehib sayhası hala fezada çınlardı,

Ki yükselip yeniden , vardı geçti eb'adı.

Düşünce Ravza-i Peygamber'in ayaklarına;

Sarıldı göğsüne çarpen demir kuşaklarına.

Dikildi cebhe-i didar önünde, müstağrak.

Diyordu inleyerek :

-"Ya Nebi, şu halime bak!

Hasıl ki bağrı yanar , gün kızınca , sahranın;

Benimde ruhumu yaktıkça yaktı hicranın! 

Harim-i Pakine can atmak istedim durdum;

Gerildi karşıma yıllarca ailem, yurdum.

"Tahammül et" dediler ..Hangi bir zamana kadar?

Ne bitmez olsatahammül , onunda bir sonu var.

Gözümde tüttü bu andıkça yandığım toprak;

Önümde durmadı artık , nehanüman , ne ocak..

Yıkıldı hepsi..Ben aştım diyarı Sudan'ı 

Üç ay "Tihame" deyip çiğnedim beyabanı.

Kemiklerim bile yanmıştıbelki sahrada;

Yetişmeseydin eğer, ya Muhammed iimdada;Eserdi kumda yüzerken serin serin nefesin,

Akarsular gibiçağlardı her taraftasesin!

İradem olduğu gündür senin iradene ram

Bir an için bana yollarda durmak oldu haram.

Bütün heyakil-i hilkatle hasbihal ettim;

Leyalederdimi döktüm , cibali söylettim!

Yanıp tutuşmadan aylarca yummadım gözümü..

Nücuma sor ki bu kiprikler uyku görmüş mü?

Azabı hecrine katlandım elli üç senedir..

Sonunda alnıma çarpan bu zalim örtü  nedir?

Beş altı seneyi icran içinde inleterek,

Çıkan yüreklere hüsran mı , merhamet mi gerek.

Demir nikabını kaldırmezar-ı pakinden;

Bu hasta ruhumu artık ayırma hakinden 

Nedir O Meşale ? Adetaun mu? Ya Resulallah!.......

.....

Sükun içindebir an geçti, sonrabir kısa "ah!"..

Ne gördüm, oh! serilmiş zemine Sudanlı..

Başında , ağlayarak bir zavallı Seylanlı,

Öpüp öpüp kapıyor elleriyle gözlerini.

Bitince harice nakliyle gasli, tekfini,

"Baki" a giti şehidin vücud-/i fanisi;

"Haremde" kaldı , fakat, ruh-i cavidanisi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder