"Sekiz yaşlarında kadardım.Konya Aziziye camiinin civarında , cadde de bir adam gördüm.Elinde bir kağıt bir beste, bir şiir okuyor.Onu dinleyenler hüngür hüngür ağlıyor.Okuna ngüfte şu idi;
Yaslı gittim, şen geldim;/ Aç koynunu ben geldim;/Bana bir yudum su ver, Çok uzak yoldan geldim.
Deniz deniz , Akdeniz; Suları berrak deniz;/- Karşıda yar ağlıyor; geçeyim bırak deniz..
Dinleyenler ağlıyorlardı.Bir amcaya sordum." Amca bu güzel güzel okuyor.Dinleyenler neden ağlıyor?" Amca dedi ki:"Oğlum , bunlar esirlikten gelen kimselerdir"..
Ağlayanlar, Balkan harbinde, Cihan Harbinde, İstiklal Harbinde derde uğramış, esir kalmış kimselermiş.O günleri anıp ağlıyorlarmış.( Ali Ulvi kurucu)
Mübadele'den yurdun çeşitli yerlerine muhacir olarak yerleştirilen Rodostan, Selanikten, Piriştine'den gelen insanlardan bir kısmı Hatay Dörtyol'dadır.Torunları anne anne ,yahut dedelerinden anlattıklarına göre Gelenler, bavullarını dahi açmamışlar , tekrar gideceğiz topraklarımıza diye.
Kırklardan Fırıncı Mehmet Ağa diye bilinen Evliyaullah Mehmet TANRIÖVER , Prişitine' lidir.
Balkan muhacirlerinin bu hasret hislerini dile getiren besteler ve güfteler hep HÜZZAM makamındadır. Hicran şiirlerinde vuslat yoktur, hep yanmak vardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder