17 Şubat 2017 Cuma

YOL TARİFLERİ-NAZİF DEDE

Hz.Pir Mevlana efendimiz ,fukara ve bendeganına edebin gerektirdiklerine uymayı emir buyururlardı.Her ne kadar her insanın aklınca bir zannı ve bir bilişi olup,”Ben kulumun beni düşündüğü gibiyim,dilediği gibi düşünsün”hadisi kutsisine nazaran her biliş biliş ise de ,bilişten bilişe fark vardır..Zira Allah,iki kişiye aynı tecelli ile etmez ve bir kişiye de aynı tecelli ile iki defa tecelli etmez.İlahi tecelli “O her gün yeni bir gerçekliktedir”(Rahman 29)ayetine göre her an ve zaman yenilenerek her şahsa ayrı ayrı tecelli etmektedir.Bu husus şundan da bilinebilir ki ,gerek insan gerek insanın dışındaki ruhlu veya ruhsuz mahlukatta kalben ve cismen birbirinden ayrılan hususiyetler vardır.Böyle ayırt edici hususiyeti olmadan benzerlik yoktur.Mutlaka bir fark olacaktır.Fakat bazılarının aralarında fark olduğu anlaşılmaz.Mesela bazı kuşlar birbirine benzer görünür veya ağacın yaprakları hep aynı sanılır ise de bir noktada mutlaka birbirlerinin aynı olmayan hususiyetleri vardır.Velhasıl hiçbir şey yoktur ki ,aralarında fark olmaksızın birbirine benzesin.Hatta aşk bile herkeste başka başkadır.Cümle alemi ve ademi kullanana hamallık ettiren,celmaye celallik ettiren ,çiftçiye çift sürdüren ,cümle hususları döndüren aşktır.Şairin dediği gibi:
Hallak-ı Cihan aleme kıldıkta tecelli
Her şahsı birer hal ile kılmış müteselli
Aşkta makbul olan ilahi aşktır.
Ehlullahın “Ben Hakk’ım”demesi Firavunun “Ben Hakkım demesine benzemez.Çünkü ehlullah mutlak vücud sahibi Allah’ta kendi eğreti benliğini tüketip, oradan söyler.Fakat Firavun kendine vücud vererek rablik sıfatını nefsine mahsus kılıp varlık davasına düşmüştür.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder