Miralay(Albay) rütbesinde iken askeriyeden ayrılmış Arapça, Farsça,Almanca, İngilizce ve UFransızca bilen Abdülhamid devrinin iyi yetişmiş subaylarından olup Harbiye' mektebinde Fevzi Çakmak ile aynı sınıfta okuyan birisidir.
Fethi Okyar ve mustafa Kemal idaresindeki yirmibin kişilik askeri birliğin Buulgar ordusu karxısında heziteme uğraması ve çoğunun şehit düşmesi hadisesinde Enver Paşa tarafından meselenin tahikatı için vazifelendirilmişti.Teftişi sırasında , kumandanların hatalı oldukları tespit edilmiş ve raporunda bunu belirtmişti.Keza bu hadiseden sonra, Cihan harbi sonundaki mağlubiyet üzerine , Anadoluyu toparlayıp milli bir direnişe hazırlaması için Sultan VAhdettin, bir paşayı göndermek isteği üzerine , bu işin araştırılmasıyla alakalı vazife Sadık Sabri beye verilmiş ve Sadık beyde reyini Musafa kemal aleyhine kullanmıştı.Mustafa Kemal'e olan bu muhalefet nedeniyle Sabri bey daha sonra ordudan ayrılarak Kahireye göç etmiştir.Kahire'de ,Türkiye'deki dini baskılardan bunalmış gençlerin Ezher'de okurken kaldıkları yurt binasına gelir onlarla konuşur ve onlara şunları söyler idi:"Sizler, hudutları bekleyen askerlere benzersiniz.Asker, yurdun taşını toprağını düşmanlardan korur.Sizler de milletin , memleketin imanını,ruhunu, ahlakını,irfanını, kültürünü,ırzını, namusunu koruyan mehmetçiklersiniz.Onun için ben sizlere , bir Mehmetçik diye bakıyorum.Sizler birer kahramansınız".Talyebelere şunları da söylerdi"Evet ufuklar karardı.Zulüm göz açtırmıyor.Bir inkar fırtınası memleketi tarumat etti diyor ve Tevfik Fikret'in şu dörtlüğünü okuyordu:
Zulmün topu var, güllesi var, kal'ası var sa /Hakk7ın da bükülmez kolu,dönmez yüzü vardır. Göz yumma güneşten , ne kadar nuru kararsa/Sönmez ebedi.Her gecenin gündüzü vardır.
Bu zat, İstanbul'da vazifede iken Abdülbaki Arvasi hazretlerine bağlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder