Ali Ulvi kurucu efendi hatıralarında nakleder:Medine'de gizlilerden şıh Ziiyaeddin Efendi denrilen bir zat var imiş ancak bu zatı geç tanıyabildik.Evniden çıkmazdı, yaşlı idi, münzevi idi.Cumalara giderdi.Pakistanlı idi.Kendisinin varlığından haberdar oluşumuza bir hadise oldu:
1947 yılında ilk Türk hacılarına müsade verilince Konya'dan bir Zat Medine'ye geldi."Ladikli Ahmet Ağa , Şıh Ziyaeddin Efendi'ye selam gönderdi" dedi.Ladikli hazretlerinin gıyabında selam gönderdiği Ziyafeddin efendi kimdi? O günlerde Medine'de , Türkiyeden gelmiş bir kitapçılık yapan Ziiyaeddin efendi denilen birisi vardı.Konya'dan selamı getiren kimseyi aldım, kitapçı Ziyaeddin Efendiye götürdüm.Ladikli'nin selamını iletti.kitapçı selamı aldı ancak Ladikli Ahmet Ağa'yı tanıyamadı.Bize sordu "Ladikli Hacca geldi mi?"biz dedikki gelmedi.Kitapçı "Acaba beni nereden tanış "diye tereddüt etti.Keşfi açık ve kerameti bilinen Ladikli Ahmet Ağa'nın görmediğibu zata gselam göndermesi bize garip geldi.Acaba kitapçı gizli bir evliya mı idi de biz belmedik diye düşündük.Saatçi Osman efendi bile hayret etti:"Birader, dedi ;bu maneviyat alemi bilinmiyor.Herede amcanız gibi olacağız her gördüğümüz sakallıyı Hızır sanacağız dedi.Bu merak içinde Hacdan geri dönenlere tenbih ettik" Ladikli Ahmet efendinin selam gönderdiği Şıh Ziyaeddin kimdir?" diye.Haber saldığım kişiler Ladikli Ahmet efendiyi bulup sormuşlar:"Nasıl bir Zat idi.Türk mü?" diye.Ladikli demişki "Hayır benim selam gönderdiğim zat türk olmayacak.Ya hindistanlı Ya Pakistanlı" demiş Bunun üzerine haberi götüren şahıs demişki :Efendim Medinede olan Saatçi Osman Efendi, Fehmi Efendi, Ali Ulvi bu şahsı bilemediler deyince Ahmet Ağa baklayı ağzından çıkarmış:
"Şıh Ziyaeddin ile manevi bir toplantıda tanışırız.Bu toplantıda , Ziyaeddi nEfendi gelmiş halini arz etmişti;" Kendisini nkötürüm bir kızı varmış.Kıza annesi bakarmışO da vefat etmiş.Kızın bakamı efendinin üzerine kalmış."Sakat kızıma annesi bakıyordu.Eşime bu hizmet sana kafidir.Bu kızcağızın hizmetini görmen , benim rızamı alman için kafidir.Ömrümüz böyle geçerken hanım vefat etti.İkinci bir hanım alsam ona bakmaz.Bende bakamıyorum.Artık Rabbim ya şifasını versin, ya cemaline kavuştursun.Kmadere razıyım , fakat her insanın bir gücü takatı vardir.Ben kendimi bilen aciz bir insanım.kadere isyan edeceğim diye korkuyorum.Allahımızdan dileyin de beni bu azaptan ve hatardan kurtarsın.."
Ladiklinin bu haberi Medine'ye ulaşınca Saatçi Osman Efendi o şahsı hatırladı:"Yahu Şifa medresesinin sokağında , Daraban mahallesinde Kadiri Şeyhi Ziiyaeddin Efendi var.Geçende kızı vefat etmişti.Cuma'dan Cumaya dışarı çıkar.
ona bir gidelim" dedi gittik.biz kendisine:"Efendi Ladikli Ahmet Ağa'nın size selamı var" deyince hemen:"Ah Ahmet Ağa! Ahmet Ağa! Ahmet Ağa ile hukukumuz eskidir dedi.sır olarak konuşuyordu."Ahmet Ağa berekettir.Kendisine benden de selam söyleyin. Allah onunda benimde İslam alemine etitği dualarımızı kabul eylesin.Duaları kabul ettirmek zorlaştı. Günah arttı. Kötülükler çoğaldı..Emri bil maruf nehyi anil münker zorlaştı.İnsanlar ağzından çıkanla ve gönlünde yaşattığı niyetlere me'cur olacak. Anca kgönül istiyor ki,sadece gönülde temenni edenlerden olmasak da , cemiyetlerde dağlar gibi taşlaşmış isyanların,iinkarların izalesine gayret edebilsek .Fakat işimiz ancak gönüllerdeki dilekler ve dillerdeki dualara kaldı" dedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder