14. Soru: Cenab-ı Hak buyurmuştur: “Siz dua edin ben icabet (kabul) edeyim” Hâlbuki çoğunlukla duamıza icabet olunmuyor ne dersiniz?
Cevap: Dua (istek, dilek) dört kısımdır.
Birincisi: Bu dua, Zat ile ilgilidir ki, Allah ehli diliyle zat ile ilgili kabiliyet olarak da tarif edilir. Kabiliyet öyle bir şeydir ki, ezel ile ilgili ilimde var olan bilgilerin gerekliliği üzere olmuş olan meydana getirilmedir. Bunda icabetin olmayışı ve geriye bırakılması mümkün değildir. Ve bu mertebede olan bilgilerde değişiklik ve başkalaştırma yoktur. Enam suresinde, 6/34. Allah’ın kelimelerini değiştirecek hiçbir kuvvet yoktur. Ayeti bunu doğrulamaktadır.
İkincisi: Bu dua, Hâl ile ilgilidir ki, bazı icabet olur, bazı icabet olmaz veya geriye bırakılır. Meselâ: Mesleği kâtip olan kişi, mesleğinde uzman olduğu halde olur ki bir göreve getirilir veya olu ki hiçbir göreve getirilmez. İşe yerleştirilmemiş olması, işlerin yolunda gitmeyişinden dolayıdır ki, zatı ile ilgili ilminin gerekliliğidir.
Üçüncüsü: Bu dua, iş ile ilgilidir ki, mesela: Bir asker uzun sure askerlik yaptığı halde subay olamaz. Diğeri ise kısa zamanda subay olur. Bunların ikisi de iş ile ilgili duada bulunmuşlar ise de, zatları ile ilgili kabiliyetlerinde zıtlık olduğundan hükümleri dahi çeşitli olur.
Dördüncüsü: Bu dua, dil iledir ki, işte ve hâlde bir payı olmayarak şuursuz olarak dua etmesidir. Bu şekilde var olanların tümü kabiliyet dili ile yapmış olduğu dua daima kabul edilir. Olunmaz denilmesi cahillik gerekliliğindendir. Yoksa daima var olmaktadır.
15. Soru: Her şeye icabet (kabul edilir) olunduğunu anladık. Ve kabul edilir değildir denilmesi cahillikten doğduğunu da bildik. Ancak bu cahillik denilen şeyin hakikatini ve hangi cahillik mertebesinden meydana gelmiş olduğunu ve bu cahilliğin meydana getirilmesi hikmetinin ne olduğunu bize bildirir misiniz?
Cevap: İnsanların cahilliği, hayal ile durucudur. Çünkü insanın bencillik ve başkalık ile duruculuğu hayal âleminde olması gerekliliğindendir. Hayal dahi isimlerin tümünün meydana gelmesini gerektirir. Hatta başkalık var olmaz ise isimler dahi var olmaz. Çünkü Hak yaratılan halk ile olabilir. Ve Rezzak dahi rızkı verilen ile olabilir. İsimlerin tümü böyledir ve hakikatte cahil başkalıktan doğmuş olursa da, başkalık dahi hayal ilminden doğmuş olduğu yönüyle hakikat, başkalık ile ilgili cahillikten olur. İsimlerin tümü dahi bu mertebede hükümlerini ve olgunluğunu (kemalini) açığa çıkarmış olduğundan bu yüzde olan cahillik kemalin aynisi olur. Ve bu mertebelerin meydana getirilmesi olgunluğun açığa çıkması içindir. Yüce Allah Ali İmran suresinde, 3/91. “Ey Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın.” Buyurdu. Fenada cahilliğin vücudu yoktur. Bekada ise ilmin ilgi göstermesiyle isimlerin nispetinden meydana gelmiş olur…
(HACI ABDÜLKÂDİR BEY Pir-i Münîr Seyyid Muhammed Nûru’l Arabî Hazretlerinin Halîfesi.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder