2 Şubat 2017 Perşembe

KASİDEYİ FERDİYYE ŞERHİ



Kaside-i Feride’nin, Rızauddin Remzi er Rufai (kaddesallahû sırrahû’l azîz) tarafından yapılan şerhinin sadeleştirilmiş özeti:
Eliften maksad , sırf istikamettir ki ‘emr olunduğun gibi dosdoğru ol ‘ kelam-ı celiline masadak olan mürşid-i kamildir.
Elif harfi yedi noktanın birleşmesi ile hasıl olmuştur. Bir mevhum çizgidir. Ki bu da mürşidlerin zahir veya batın yedi insani tavırdan mürur etmiş bir vücud-ı zilliden ibaret bulunması lüzumuna binaendir.
Mekteb-i irfan ,saliklerin dergahıdır. ‘Ba’ dan murad , nübuvvet nuru ve velayettir ki , kavis , şehr-i ulum, ve noktası da babusseelamdır.
“Bir mürşid-i kamil bularak dergah-ı salikana intisab et ve evvelemirde velayet ve nübüvvet sırlarını öğren” Kad hamide eylemekten maksad bar-ı sekıl-i mücahedeyi yüklenmek demektir.
Kaddın , yaya benzetilmesi eğilme, bükülmeden kinayedir. Esasen kaddin , keman teşbihi öteden beri kullanılan teşbihattandır.
‘Ya’ harfine gelince , bilinir ki ‘ya’ harfi en son harftir.Bu da ilimlerin en son gayesine işarettir ki bu son gaye de marifetullahtır.
“Tam mücahedede bezl-i vücud derecesine vararak evelkilerin , sonuncuların ilmini içine alan marifetullahı öğren” Görünen eşyanın aslı sudur. Acaba kamil insanın aslı nedir ?
“Nokta” ile tarif edilen nur-i Muhammedinin (as) de aslı acaba nedir? Onu Öğren. Semavat üzerinde , sidrenin son merhale olduğunu bildin ise barigah-ı Mustafa’nın (sallallâhü aleyhi ve sellem) üstünde bulunan ve bütün makamları içine alan ‘tuba’ yı da öğren. İlahi tecelliler , salike niçin yedi deryadan geliyor ve yedi ırmak vasıtası ile ulaşıyor, seyr ü süluk et de bunu öğren.
Her şeyi kuşatmış olan ve her yerde sari olan rahmet denizini öğren. Kur’a-ı Kerimde , Allahü Subhanehu ve Teala’nın Kadir ve Kayyum sıfatlarına işaret eden ‘Kaf’ harfi ve ‘kaf’ın ‘ üzerinde bulunup, O’nun (cc) zat nurlarına işaret eden noktalar nedir , onu öğren. İblis , meleklerle beraber arşın etrafında dönücüdür.
İşte bu anlaşılması zor bir durumdur. Adem (aleyhisselâm) ‘in cennetten çıkmasına sebep olan İblisin bu durumu, nur içinde ateş, gül içinde dikenin bulunması gibidir. Bunları birleştiren ilahi kudret hayret vericidir.. Bu acaib sırları öğren. Kahr ve lutf sıfatını aynı görmek lazımdır ki rıza makamına ulaşabilesin. Bunu öğren.
Cennet, cehennem ve cemalde devreden kamil insanı sor. Çünkü insanı kamil ateş için cehennemden korkmaz ve nimeti için cenneti istemez. Cemali de kendisi için istemez. Her üçünde de Hakk’ın (celle celâlühü) izni ile dönücüdür. Dünya gezegeninin her tarafı boşluktur. Dünya , bu boşlukta nasıl duruyor. Onu öğren. Nefs, zulmet ile nurlar arasında , mevhum bir gölgeden ibarettir.
“Lailahe illa Allah “ kelime-i tayyibesinde ki ‘illa’ kelimesi de mevhumdur. Çünkü ‘illa’dan öncesi söylenmezse ‘illa’ ya , ihtiyaç kalmaz. ‘Allah (celle celâlühü)’ ism-i celali ise daim ve bakidir. ‘la’ yı ‘illa’ yı bırak da kendini bil. Halvet ve celvetin ikisi de birdir.
Sadece isimleri farklıdır. Bu ikisinden ism-i azamı öğren.
Peygamberimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdu ki, ‘zamanın kutbu , yeryüzünde , Allahü Subhanehu ve Teâlâ’nın gölgesidir.’
 Acaba , O’nun (celle celâlühü) gölgesinden kastedilen mana nedir, onu öğren.  Senin iç aleminde , ‘mehdi’ yani veled-i kalb zuhur edinceye kadar seni idare eden , mukaddes zatları öğren. Kalb makamına vasıl olan salikte veled-i kalb zuhur eder. İç alemindeki makam-ı mehdi budur. Arkasından , ruh makamına vasıl olursa ‘ Ona ruhumdan üfledim’ ayet-i celilesinin sırrına erişir. Burası da iç alemdeki , makam-ı İsa ‘dır (aleyhisselâm). Dünya aleminde , Hz.İsa (aleyhisselâm) önce gelmiş olmasına rağmen, iç alemde, makam-ı İsa (aleyhisselâm) , Mehdi’den sonra yer almaktadır.
Herkes kıyamet gününü düşünür. Sen, saat-i kübrayı düşün, onun lezzetini tat ki , o aşk ile hayretten hasıl olan bir lezzettir. Saat-i kübra , vuslat ile firkat arasında bir andır. Ayrılıkta kavuşmak ümidi, kavuşmakta ise ayrılık korkusu vardır. Bunların hepsini öğrendikten sonra, ilmi, kendi nefsine mal edip, ilmin sana perde olmasını ve kıyl u kal ile uğraşmanın tehlikelerini de öğren.
Ey Hakkı ! Hakk Celle ve Ala ‘ O’nun (celle celâlühü) yaptığından sual edilmez’ buyurdu. Sen var sükut et. Cihanara olan bu kadar esrarın sahibini sor öğren.


(Tasavvuf Ceridesi, sayı , 15,16,17)


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder