16 Ocak 2021 Cumartesi

MANEVİ TAHSİL/MADDİ TAHSİL

– Bu iş tahsilsiz olmaz, diyorlar. Emre – Mânevî tahsîl de bir tahsîl değil mi? Mektep, medrese tahsîli zamana tâbi bir tahsîldir. Mânevî tahsil ise dâimidir… İnsan, uykusunda bile mânevî tahsîle devam eder. Bu ilmin bânisi Hazreti Muhammed, tahsîl mi gördü? Peygamberlerin ekserisi ümmidir. Tahsîl diye tutturanlar, tahsîl gururuna bağlananlardır… Tahsîlimiz elden gider mi diyer korkarlar. Tahsîl insanı kötü ahlâktan kurtarmadıysa, neye yaradı o tahsîl? Tahsîlin gayesi, eğer Allah değilse, bu tahsîl, yemek içmek içindir. Hâlbuki hayvanlar bu işi tahsîl etmeden yapıyorlar. Tahsîl, bizim benliğimizi gururumuzu arttırıyorsa, çok fena; arttırmıyorsa çok iyi. Mânevî tahsîlde bulunan bir Allah âşıkı: “Ben âlimim!” diyebilir mi? İstanbul’da vaktiyle bir eskici varmış… Bu adam, işini bitirdikten sonra kendi âlemine dalar, düşünürmüş. Şeyh-ül-islâm, bu adama, namaz kılmadığı için kızarmış. Bir gün adamcağıza çıkışıyor: – İhtiyar! – Efendim. – N’olucak senin hâlin? – Hayırdır in-şâ’-Allah; ne olmuş ki? – Ne namaz kılarsın, ne oruç tutarsın. Hiçbir ilâhî ilim öğrenmedin; Âlimlerden de sormuyorsun; n’olucak senin hâlin? – Evet efendim, ne yapayım elimden gelen bu. Şeyh-ül-islâm eskiciyi birkaç defa azarlayınca, eskici bir gün, Şeyh-ül-islâm’ın evine gidiyor. Fakat kapıcı onu içeri almak istemiyor. Eskici kapıcıya:“Canım, o, Müslümanların babasıdır; ben kendisiyle konuşacağım. Kendisine haber ver; kov derse kov,” diyor. Şeyh-ül-islâm gürültüyü işitiyor. Bakıyor ki eskicidir, fırsat bu fırsat; gelsin de şunu bir haşlayım, diye düşünüyor ve kapıcıya, o adamı içeri alması için emir veriyor. Eskiciyi huzûra alıyorlar. Şeyh-ül-islâm koltuğuna oturuyor: – Gel bakalım! Nedir derdin? Niye geldin? Eskici: – Sen birkaç sefer bana ilâhî ilmi öğrenmediğimi söyledin. Ben şimdi bu ilmi öğrenmek istiyorum. Allah’ın ilminin ne kadar olduğunu bana söyler misin? diyor. Şeyh-ül-islâm şu cevabı veriyor: – Denizler mürekkep, ağaçlar da kalem olsa, Allah’ın ilmini yazmaya kâfi gelmez. – Peki, bu ilimden insanlara düşen miktar ne kadardır? – Bir nokta kadar. – Bu nokta kadar ilimden senin hissene düşen ne kadardır? Bu sual üzerine, Şeyh-ül-islâm’ın başı önüne düşüyor… Cevap veremiyor, boyuna düşünüyor. Eskici bir bekliyor, iki bekliyor, bakıyor ki cevap yok, kalktığıynan gidiyor. Bu ilim biter mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder