Bu iki insan Said Nursi hazretleri ile Mehmet Akif'tir. Bu iki şahsiyet Abdülhamit Devrini dolduran dahili ve harici gailelerin perde arkasına vakıf olmayıp zahirde kalmışlardı. Dahili hadiselerde Sultan Abdülhamit'in uyguladığı örfi idare yönetiminin getirdiği fitne kazanına vakıf olamamışlardı.Bu fitne nedeniyle herkes muhalifti. Hadiselerin iç yüzüne vakıf olunsa o kimseyi mazur tutup asla kınanmazdı. Birlik ve beraberlik şuuru iç ve dış sebeplerle zaafa uğramıştı. Bu hengamede devletin bekası ancak tezatsız bir otorite ile sağlanabilirdi. Eğer Sultan Abdülhamit dizginleri eline almasaydı hayalperest Mithat Paşa ve ekibi elinde devlet çoktan batmış olacaktı.
Bu iki dindar şahsiyetten Said Nursi hazretleri, Prof Dr. Osman Turan'ın damadı olduğu Abdülhamit'in oğlu Selim Efendinin kızı Nemika Sultan'ı damadının evinde ziyaret etmişti. Said Nursi 1960 Şanlıurfa'ya sürgün gitmekte idi ve orada öleceğini biliyordu. Said Nursi şu sözlerle helallik istemişti:"Sultan Efendi hazretleri! Biz, gençlik saikasıyla İttihatçıların propagandalarına kapılarak dedeniz merhum Abdülhamit Han hazretleri hakkında pek çok itale-i kelamda( lisanen tecavüzde) bulunduk. Onun varisi sıfatıyla sizden helallik diliyorum. Ben bir ölüm yolcusuyum. Kabre az mesafem kaldı. Onun namına bana hakkınızı helal ediniz".
Nemika Sultan:"Ne beis var hocaefendi. O zamanın siyaseti icabı böyle çok işler oldu. Artık geçen geçti" demişse de Bediuzzaman sarahaten " Helal ettim" cümlesini duymak istemiş ve bunu Sultan efendiye ısrar ederek üç kere tekrarlatmıştır. Sonra da:"Ohh Elhamdülillah, inşallah bu hakdan da kurtuldum. Artık müsterih olarak ölebilirim" demiştir. Celaleddin Öktem'in aktardığına göre Bediüzzaman ikinci meşrutiyet arifesinde İstanbul'da verdiği bir konferansta Sultan Abdülhamit ile alakalı ileri geri sözleri arasında "Sultan tek başına koca bir sarayı işgal ediyor. Çıksın oradan, ben orayı mektep yapacağım" demiş olup bu ve benzeri sözler yüzünden tımarhaneye sevkedilmiş ise de "Aklından bir noksanlık olmadığı ve sırf görgüsüzlüğü nedeniyle yakışıksız sözler sarfettiğini" söyleyerek onu serbest bırakmışlardır.
Bu nedamet Mehmet Akif'de görülmemiştir.
Bu iki dindar şahsiyetten Said Nursi hazretleri, Prof Dr. Osman Turan'ın damadı olduğu Abdülhamit'in oğlu Selim Efendinin kızı Nemika Sultan'ı damadının evinde ziyaret etmişti. Said Nursi 1960 Şanlıurfa'ya sürgün gitmekte idi ve orada öleceğini biliyordu. Said Nursi şu sözlerle helallik istemişti:"Sultan Efendi hazretleri! Biz, gençlik saikasıyla İttihatçıların propagandalarına kapılarak dedeniz merhum Abdülhamit Han hazretleri hakkında pek çok itale-i kelamda( lisanen tecavüzde) bulunduk. Onun varisi sıfatıyla sizden helallik diliyorum. Ben bir ölüm yolcusuyum. Kabre az mesafem kaldı. Onun namına bana hakkınızı helal ediniz".
Nemika Sultan:"Ne beis var hocaefendi. O zamanın siyaseti icabı böyle çok işler oldu. Artık geçen geçti" demişse de Bediuzzaman sarahaten " Helal ettim" cümlesini duymak istemiş ve bunu Sultan efendiye ısrar ederek üç kere tekrarlatmıştır. Sonra da:"Ohh Elhamdülillah, inşallah bu hakdan da kurtuldum. Artık müsterih olarak ölebilirim" demiştir. Celaleddin Öktem'in aktardığına göre Bediüzzaman ikinci meşrutiyet arifesinde İstanbul'da verdiği bir konferansta Sultan Abdülhamit ile alakalı ileri geri sözleri arasında "Sultan tek başına koca bir sarayı işgal ediyor. Çıksın oradan, ben orayı mektep yapacağım" demiş olup bu ve benzeri sözler yüzünden tımarhaneye sevkedilmiş ise de "Aklından bir noksanlık olmadığı ve sırf görgüsüzlüğü nedeniyle yakışıksız sözler sarfettiğini" söyleyerek onu serbest bırakmışlardır.
Bu nedamet Mehmet Akif'de görülmemiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder