18 Temmuz 2016 Pazartesi

Bir yandan İngiliz şiileri (Şiraziler), bir yandan İngiliz sünnileri (Vahhabiler) ve şimdi Amerikan sünnileri (Fethullahiler)

Dostlar,
Çağımızda bir Geleneğe bağlı olmayan dini akımlar daha çok liderlerinin psikopatlojik fantezilerine inanan saf ve samimi kitlelerin iyi niyetleri üzerinde yükselirler. O liderlerin fantezileri, ütopyaları ve vehimleri sadece kendine bağlanan o insanlar arasında sınırlı kalmayıp yapıları gereği bir devleti ele geçirmek, oradan dünyayı ele geçirmek ve hatta kainatı ele geçirmek gibi haddi aşan ve mesiyanik emellere dönüşebilirler.
Üstüne üstlük yönetimini ele geçirmek istedikleri ülkenin üzerinde pek çok mihrakın uzun yıllara dayalı emelleri varsa ortak çıkarları bu grupları zamanla paralel hareket etmeye sevkeder. Lakin büyük operasyon için evvela yerli unsurlar bir öncü birlik olarak, bir truva atı olarak kullanılırlar ve bu grubun açtığı kapıdan operasyonun ikinci ayağı başlar. O andan itibaren daha büyük oyuncular sahaya girerler ve belki de ilk grubu da yiyerek olayı tam işgal haline getirirler. Bu ülke üzerinde yedi düvelin emellerinin olduğu Türkiye'dir. Bütün dış güçlerin 1453'ten beri bu ülkenin birliğini, beraberliğini bozmak için çaba sarfettikleri gerçeği gizli bir husus değildir.
Kuyruk acıları ve kendi milli ve dini çıkarları doğrultusunda bu faaliyetlerini sürdürmektedirler. Ne var ki doğrudan yapamadıkları işleri yukarıda tarifini verdiğim bir dini cemaatin ütopik ve fantastik emellerini kullanarak yapmaya başlamalarının son hamlesi 15 Temmuz 2016'da kanlı bir darbe teşebbüsü ile gelmiştir. Fakat Allah'ın inayeti, ruhanilerin himmeti ve halkın yiğidce mukavemeti ile buna muvaffak olamamışlardır. Lakin bu dalalet ve ihanet içerisindeki grubun cununu özel yetişmiş polisleri öldürmek, hafız, imam ve derviş kardeşlerimizi katletmek noktasına kadar varmıştır.
Türkiye'deki bütün sahih yapılar ve halklar bu mukavemette yerlerini almışlardır. Yeri geldiğinde tasavvufi temaları da meşruiyet arayışı için kullanan bu omurgasız, kişiliksiz, yanardöner sahte-inisyatik yapının hiç bir dini manevi yönü kalmamıştır. Başlagıcında belki öyle saiklerle bazı samimi insanların teveccühlerini kazandılarsa da en sonunda o insanlara da ihanet ederek uluslarası güçlerin oyuncağı haline düştüler. Bu rezil son bütün böylesi yapıların, sahte-tarikat ve sahte-cemaatlerin ibret alması gereken bir sondur. Memleketimizin asil evladları kökü dışarıda her türlü operasyona karşı mukavemetini sürdürecektir. Hakiki dervişan, arifan, sufiyan ve mücahidan şehadetleri pahasına vatan müdafaasında yerlerini almışlardır.
Bir yandan İngiliz şiileri (Şiraziler), bir yandan İngiliz sünnileri (Vahhabiler) ve şimdi Amerikan sünnileri (Fethullahiler) bu toprakların köklü sufi İslamını ve güçlü siyasi nizamını yıkamayacaklardır. Hepimiz yek vücuduz. Dualarla, tesbihlerle, zikirlerle Devlet'imizin bekası ve a'danın kahrolması için siperlerimizdeyiz..
Bi avnike Ya Mu'in...
Mahmud Erol Kılıç

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder