Şeytanın ve
cinlerin bizim göremeyeceğimiz yerden bizleri izlemesi,onların asli
suretlerinde kaldıkları hallerdir.Eğer Allah cinlerin cisimlerini kesifleştirse
ve bizim gözlerimizin nurunu kuvvetlendirseydi onları görebilirdik.Onları kesif
hale getirse,normal gözlerimizle dahi görmek mümkün olurdu.Bir hadiste
buyurulmuştur ki:”Şeytan , Ademoğlunun damarlarında kanın dolaştığı gibi
dolaşır”.Bu latif olan bir varlığın kesif bir varlığın
menfezlerinden,deliklerinden,yarıklarından girmesidir.ancak tek bir varlık
olması demek değildir.
Banrül
Hakaik isimli eserde denmiştir ki:”Onlar sizi ancak beşeriyet yönünden
görürler.Beşeriyet yönü ise hayvani sıfatların kaynağıdır.Siz ise ruhaniyet
bakımından değil,bu hayvani sıfatlar nedeniyle onları görmekten perdelenmiş
bulunmaktasınız.Ruhaniyet ise ilahi isimlerle ilgili ilimlerin ve marifetin
kaynağıdır.Bu rahaniyet makamında ise onlar sizi göremez.Siz ise onları ruhani
nazarla,hatta rabbani nazarla görürsünüz.”
Görünmeyen
düşmandan korunmak zordur.Ancak Allah’ın koruması insanı kurtarabilir.Şeytan ve
avanesinin fiziksel olarak bizim kesif vücudumuza müdahaleleri söz konusu
olamaz.ancak kalbimize vesvese olarak attıkları şey,heva ve heveslerimizi
kuvvetlendirmesi sebebiyle bizi harekete geçirmesi vaki olmakla,yine bizim irademiz,isteğimiz,vücudumuz
etkilidir.Bu nedenle Allah’a sığınarak vesveseyi kovup kalbimize attıklarını
kabul etmemekle emrolunduğumuzdan iblisin kalbimize yol bulmasına engel olmamız
gereklidir.
Zünun-i
Mısri demiştir ki:”Eğer şeytan seni görüyor da sen onu görmüyorsan ne gam!.
Allah’da onun görmediği yerden onu görüyor.Şu halde şeytanın yerrinden Allah’a
sığın,çünkü “şeytanın hilesi zayıftır”(en-Nisa
4/76)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder