Ticaretin kuralları vardır. Bu kurallar evrenseldir. Türkler tarih boyunca ticaretle az iştigal etmişlerdir. Daha çok savaşlarla vakit geçirmişlerdir.
Yahudiler ise binlerce yıldır ticaretle uğraşırlar.
Ticaretten kazandıkları parayı ise doğru yerlerde değerlendirerek yollarına
devam ederler. Tevrat'ın 22. kitabı olan Süleyman Özdeyişleri'nde
"erdemli" olmak isteyen bir tüccar için ciddi tavsiyeler vardır.
Jacques Attali ise Yahudiler Dünya ve Para kitabında
kendilerinin neden ticarette başarılı olduklarının sırlarını ve tarihini
anlatır. Cezayir kökenli Fransız Yahudisi ve aynı zamanda bir haham olan
Attali'nin kitabı Yahudilerin ticaretteki başarılarını anlamak için mutlaka
okunması gereken bir kitap.
Ticarette esas olan sadece para kazanmak değildir. Para kazanmak ticaretin bir aşamasıdır. Esas olan kazandığınız parayı tutmak ve doğru yerlerde değerlendirmektir. Serveti nesillerden nesillere aktarmak ise başlı başına bir beceridir.
Şimdi gelelim Yahudiler ile Türklerin ticaret açısından karşılaştırmasına.
1) Yahudiler 10 liraları varsa en fazla 5 liralık iş yaparlar. 5 lirayı yedekte tutarlar. Türkler ise 10 liraları varsa 100 liralık hatta-imkan bulurlarsa 1.000 liralık iş yapmaya kalkarlar. Yahudiler ticareti sermayenin gücüyle yapmaya çalışırlar. Yedek akçeleri hatta yedeğin yedeği akçeleri vardır. Türklerde ise varsa yoksa tüm para ticarethane, şirket veya fabrikadadır. Yedek akçe sermayenin onda biri kadar bile yoktur. Yedeğin yedeği ise hak getire...
2) Yahudiler babalarının, dedelerinin veya büyük dedelerinin yaptığı işi yapmaya özen gösterirler. Yani yaptıkları işte ailelerinin bilgi birikimi vardır. Kuşaktan kuşağa aktarılır. Bir Yahudi eczacıysa muhtemelen babası da dedesi de eczacıdır. Çocukları ve torunları da eczacı olur. Biz de baba evladı, evlat babayı beğenmez. Evlatlar özellikle babalarının yaptığı işi yapmamaya özen gösterir. Babasının yaptığı işi yapmayı "ayıp" kabul eder.
Türkler ataerkil görünümlü anaerkil bir toplumdur. Çocuklar amcadan daha çok dayıya yakındır. Çocukluğundan itibaren annenin de etkisiyle tüm kurgusu babayı beğenmemek üzerinedir.
Bunların doğal sonucu olarak Türk ailelerinde ticaret bilgi birikimi oluşmaz. Oluşsa bile kuşaklardan kuşaklara aktarılmaz. Servet, kazananla toprak olup gider. Çoğu kişi servetini ömrünün sonuna kadar koruyamaz.
3) Yahudiler 10 liraları varsa 1 liralık hayat yaşarlar. Gösterişten genel olarak kaçınırlar. Dikkatleri üzerlerine çekmemek için uğraşırlar. Mütevazilik öncelikli tercihleridir.
Türkler ise parayı ve serveti gösteriş için kazanır. Harcar. 10 lirası varsa "100 lirası var" havası oluşturmayı sever. Gösterişte kullanılmayacak serveti "lüzumsuz" olarak görürler.Arapların ticaret yetenekleri Yahudilerden aşağı kalmaz. Bir Arap atasözü der ki: Bir baba kudretinden aşağı derecede, çocukları kudreti nisbetinde, kadını da kudretinin fevkinde giyinmelidir.
4) Yahudiler aile içi eğitime çok önem verirler. Milattan Sonra 70 yılında Romalılar İsrail'i yerle bir ettikten sonra Yahudileri dünyanın dört bir tarafına dağıtmışlar. Yahudiler ayakta kalabilmek için her aileyi okul haline getirmişler. Çocuklarına 3-4 yaşında İbranice'yi 7 yaşında Yidişçe'yi öğretmişler. Bir de yaşadıkları ülkenin dilini öğrenmişler. Evrensel dillerden en az birini de bilirler. Yani bir Yahudi en az 3-4 dil bilir.
Türkler eğitime önem vermezler. Anadillerine bile hakim değillerdir. Dünyanın her yerinde el-kol ile anlaşırlar:(Evrensel dillerden sadece el-kol ile anlaşmayı bilirler. Ana dilden sonra nüfusun tamamı bu dili bilir:)
5) Yahudiler ticaretten kazandıkları parayı genelde nakitte ve nakite kolay dönüşecek varlıklarda tutarlar. Türkler ise parayı nakite en zor dönüşecek varlık grubu olan taşa toprağa yatırırlar.
6) Yahudiler çocukları öğrenciyken hafta sonları ve yaz tatillerinde çocuklarını çalıştırırlar. Burada ince bir detay vardır. Kendi iş yerlerinde değil. Başka Yahudi ailelerin iş yerlerinde... Niye? Başka ailelerdeki ticaret kültürünü görsün. Kendi ailesindeki ticaret kültürü ile karşılaştırsın. Eksiklikleri ve yanlışlıkları tamamlasın diye...Türklerde ise çocuklar babalarının iş yerlerinde "prens" ya da "prenses" ünvanıyla iş hayatına atılır. Sonrası malumunuz:)
7) Yahudilerin önceliği komisyonculuktur. Yani sermaye
koymadan para kazanmaktır. Bir Yahudi oğluna ticareti öğretiyormuş. Tavsiyesi
şu olmuş: Oğlum çok para kazanmak istiyorsan bir şeyler yap-sat. Üret-sat. Daha
çok kazanmak istiyorsan al-sat. Daha daha çok kazanmak istiyorsan almadan sat.
Önce sat. Sonra al.
Türklerde ise komisyonculuk muteber bir iş değildir.
Yapılacak işe sermaye bağlanır. Sermaye bağlanmadan iş yapmayı Türklerin
hafsalası almaz.
8) Yahudilerde iş yaptıkları insanları kalkındırmak
esastır. İş yaptıkları insanlar ne kadar kalkınırsa kendilerinin de kazançları
o oranda artacağına inanırlar.
Türkler ise iş yaptıkları insanları düşman olarak görür. İş yaptıkları insanların kendileri için yaptığı işte zarar etmesinden keyif alır.
9) Yahudiler yılın belli bölümlerden dünyayı dolaşır.
Yenilikleri görür. İnceler. Özellikle gelişmiş ülkelerdeki yeni ürünleri
gelişmemiş ülkelere götürerek para kazanır. İnovasyona açıktır.
Türkler ise işlerinden başlarını kaşıyacak vakitleri yoktur. Değişime kapalıdır. Bir yol tuttururlar. Tutturdukları yolun sonsuza kadar gideceğine inanırlar.
10) Dünyada seks endüstrisinde para harcayan 4 millet
vardır. Bunlar sırasıyla; Araplar, Yahudiler, İtalyanlar ve Türklerdir.
Yahudiler her ne kadar çapkınlık ve kaçamak yapsalar
da aile birliğini ayakta tutmaya çalışırlar.
Yattıkları fahişelerle evlenmeyi düşünmezler.
Türkler ise parayı bulduktan sonra yaptıkları ilk iş ya boşanmak ya ikinci evlilik ya da metres ilişkisidir.Ailenin önemini genelde serveti kaybettikten sonra anlarlar.
11) Yahudilerde aile birliği ve dirliği esastır. Aile
huzuru önemlidir. Aile içi çatışmalardan kaçınılır. Sorunlar yaşanmaz mı?
Mutlaka yaşanır. Ama çözülmesi için aile üyeleri elinden geleni yapar.
Türklerde ise servet oluşmaya başladıktan sonra aile içi gerginlikler artar. Kim kime dum duma psikolojisine girilir. Aile içi savaşlar servetin bitmesine neden olur.
12) Yahudiler tüm anlaşmaları yazılı olarak yaparlar.
Sözleşmeye önem verirler. Sözleşme işin parçasıdır.
Türklerde ise her şey güvene dayalıdır. Sözleşme
istemek karşısındakine hakaret olarak kabul edilir.
13) Yahudiler bir işi araştırırken olumlu ve olumsuz
tüm yönlerini didik didik incelerler. Öncelikle olumsuz yönlerine dikkat
kesilirler. Matematiksel düşünceden hiç ayrılmazlar. Kesin kazancı görmeden
kolları sıvamazlar.
Türkler ise bir işe inanmaları yeterlidir. İnandıktan sonra işin hep olumlu taraflarını düşünürler. Olumsuz taraflarını söyeleyenleri sevmezler.
14) Yahudilerde tasarruf kültürü vardır. Günlük, aylık
veya yıllık kazancın belirli bir kısmını "yedek akçe" olarak
ayırırlar.
Türkler geçmişte tasarrufa önem verirdi. Tencere pişirip kapağında yedi. 1980 sonrasında tasarruf kültürünü bir yana bıraktı. Şimdilerde borçla yaşıyorlar.
15) Yahudiler girecekleri işlerde başkalarının
deneyimlerine önem verirler. Başkalarının deneyimlerini önemserler. Kendilerine
ders çıkartırlar.
Türkler ise deneme yanılma yöntemiyle öğrenirler. Bir şeyi anlamaları için illa ki damdan düşmeleri gerekir. Damdan düşmeden öğrenmeyi bilmezler.
16) Yahudilerde dayanışma kültürü vardır. İş yaparken
birbirleriyle dayanışma içindedirler. Birbirlerine el verirler. Ticarette
birlik ve beraberlik içinde hareket ederler.
Türklerde ise dayanışma yerine savaş vardır.
Birbirlerinin kuyusunu kazmaya meraklıdırlar. Hasetle hareket ederler. Başarana
çamur atarlar. Başaranın tepesi üstü çakılması için elinden geleni yaparlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder