-"Ya nebi şu halime bak!
Nasıl ki bağrı yanar ,gün kızınca ,sahranın;
Benimde ruhumu yaktıkça yaktı hicranın
Harim-i pakine can atmak için durdum;
Gerildi karşıma yıllarca ailem,yurdum
"Tahammül et"dediler.Hangi bir zamana kadar
Ne bitmez olsa tahammül, onun da bir sonu var.
Gözümde tüttü bu andıkça yandığım toprak
Önümde durmadı artık ne hanüman ne ocak...
Yıkıldı hepsi..Ben aştım diyar-ı Sudan'ı
Üç ay "Tıhame"deyip çiğnedim beyabanı
Kemiklerim bile yanmıştı belki sahrada
Yetişmeseydin eğer ,Ya Muhammed imdada;
Eserdi kumda yüzerken serin serin nefesin
Akar sular gibi çağlardı her tarafta sesin!
İradem olduğu gündür senin iradene ram,
Bir an için bana yollarda durmak oldu haram.
Bütün heyakil-i hilkatle hasbihal ettim
Leyale derdimi döktüm ,cibali söylettim
Yanıp tutuşmadan aylarca yummadım gözümü..
Nücuma sor ki bu kirpikler uyku görmüş mü?
Azabı hecrine katlandım elli üç senedir..
Sonunda alnıma çarpan bu örtü nedir?
Beş altı seneyi hicran ile inleterek
Çıkan yüreklere hüsran mı,merhamet mi gerek?
Demir nikabını kaldır mezar-ı pakinden;
Bu hasta ruhumu artır dindir hakinden!
Nedir o meşale ?Nurun mu Ya Resulallah!.
..
Sükun içinde bir an geçti,sonra bir kısa "ah"
Ne gördüm ,oh!serilmiş zemine Sudanlı..
Başında ağlayarak bir zavallı Seylanlı,
Öpüp öpüp kapıyor elleriyle gözlerini..
Bitince harice nakliyle ,gasli,tekfini
"Baki"a gitti şehidin vücudu fanisi
"Harem"de kaldı,fakat ruh-i cavidanisi"
(M.AKİF ERSOY-SAFAHAT)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder