İnsanoğlu ilk birlik
ruhunu kendi ailesi içinde hisseder.ana babası, kardeşlerinden oluşan bu yapı
birlik ruhunda ilk tanıştığı duraktır.Bu yapının genişletilmiş ikinci durağı
Sülale dediğimiz amca, dayı ,Hala, Teyze denilen geniş kitledir ve bu kitle kabile olarak
genişler.Birlik ve beraberlik ruhu zayıflasa da hemşerilik şeklinde devam
eder.Memleket boyutu ile zirve yapar ancak ırk boyutu ile ülke dışına taşar.Bu
cesetten(nefisten) kaynaklanan değerlendirmenin en dış boyutudur.Nefisten doğan
değerlendirmenin ikinci boyutu ise içseldir. Kötüler, günah içinde olanlar, nefsin
isteklerinin peşine takılanlar ise kötüler boyutunda birlik ve beraberlikleri
vardır.Düşünce bazında başlayan bu birlik cesetleri de bir araya getirir.Bu
birlik geçici olup nihayetinde paylaşmadan doğan bir kavga, bu birliği dağıtır.
Ruh’dan kaynaklanan birlik
ve beraberlik ise kalıcı ve bitmeyecek olanıdır.Ruhlar alemindeki tanışıklık
dünyadaki dostluğu ve devamını gerektirir.O alemdeki tanışmazlık yahut
düşmanlık ise bu alemde devam eder.
Resulullah
efendimiz(s.a.v.) peygamber olarak görevlendirildiği ilk zamandan gerçek
hilafetin sürdüğü vefatı akabindeki otuz yıllık sürede bu örnek sıkıştırılmış
bir şekilde yaşanmıştır.Aynı örneği insanlık kıyamete kadar
yaşayacaktır. Ülkemiz, bugün için Ruhdan(maneviyattan )kaynaklanan bir
beraberliğin ihtiyacını hissetmekte ve bunun önderini aramaktadır. Evliyaullah’ın
“görevli kişi” diye tarif ettiği bu şahsiyet beklenmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder