tuti,müride izafe edilirse ,Mürşit'te bu tutiyi talim ettiren üstaddır.Kıyamet suresi 75/16-17 ayeti:Ey Resulüm sana Kur'an vahyi tamam olmazdan evvel onun ahzi ve hıfzı için acele edip lisanını tahrik etme ki,o Kur'an kalbinde cem ve kıraatini lisanında ispat etmekliğin bizim uhdemizdedir.Biz sana Kur'an-ı Cibril lisanıyla kıraat ettiğimizde sen ona ittiba edip tekrar eyle,ta ki zihninde karar bulsun".bir usul şeklini anlatır.Necm suresi :53/4 ayeti:"Peygamberin kelamı,Allah'dan vahyolunan bir vahiydir"ayetinde Peygamberin ,ümmetine olan telkinlerinin Hakk'a ait olduğu belirtilir.Ehli hicap olan insanlar,hakikatları doğrudan doğruya Hak Teala'dan alamazlar.Çünkü onların adetleri ve alıştıkları hal ,Hakk'a teveccüh değil,halka teveccühtür ve kesafet aleminin ahkamıyla sarhoşturlar.Bu hal Tuti kuşuna olan talime benzer.Tutiye söz öğretmek için karşısına bir ayna koyarlar,aynanın arkasına bir kişi geçer ,oradan söylemeğe başlar.Kuş aynada gördüğü hayalin söylediğini zannederek onu takliden o sözleri öğrenir.ve söylemeğe başlar.Fakat söylediği sözlerin manasını bilmez.Gerçi kuş o sözleri hayalden öğrenir ve hayalin ise asla irade ve tasarruatı yoktur.Tasarruf ve irade ayna arkasındaki öğretmenindir.Bundan anlaşılır ki gerek Peygamberlerin ve gerek onların varisi olan insan-ı kamillerin vücudları bu alemde hayal hükmündedir.Tuti kuşu hicap içinde olan insanlar ,suret itibarı ile kendi cinsinden bulunan bu zevattan,mertebe-i şehadet aynasının arkasında bulunan Hak'dan taallüm ederler.Bu zevattan vaki olunan telkinatı alırken acele etme.Zira o telkinat onlara vahy olunan Hakk'ın vahyidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder